Maalesef yüzde 92’nin kabul oyu ile yürürlüğe konulan darbe anayasasının 30 yılı aşkın bir süre sonra artık değişmesi ve yerine yeni, sivil, demokratik bir anayasanın ikame edilmesi gereğinin en azından bu konuya duyarlı olan kesimlerde genel kabul gördüğü bir noktaya nihayet gelebildik.
Böyle bir aşamada seçilmiş siyasetçilerden beklenen, iktidarıyla muhalefetiyle konuyu en âcil mesele olarak gündeme alıp en kısa zamanda sonuca ulaştırmaları ve ülkeyi demokratik anayasaya kavuşturmaları iken bir türlü olmuyor.
2002 seçiminde halktan anayasayı tek başına değiştirecek bir Meclis çoğunluğu isteyen AKP, sandıkta buna çok yakın bir sonuç aldı ve sonra bir ara Meclis içi transferlerle bu sayıyı da yakaladı.
Ama anayasayı yenileyemedi.
367 krizinin ardından yapılan 2007 seçimi sonrası konuyu, uzmanlardan oluşan bir komisyonla yine gündeme getirdi. Ama hemen peşi sıra gelen terör saldırıları ve sınırötesi operasyon tartışmaları ile, getirmesiyle kaldırması bir oldu.
2010’a kadar da bir daha lafı edilmedi.
O yılın yazında mini anayasa paketi Meclisten geçirilip 12 Eylül’de halkın onayı ile yürürlüğe girdiğinde “Sıra artık anayasanın tamamen yenilenmesinde” denilmişti. Ama yine olmadı. 2011 Meclisi de bu işi yapamadı.
Bu süreçte verilen sözlerin bir türlü yerine getirilememesi, insanlarda ister istemez bir usanç, bıkkınlık ve güvensizlik doğurdu.
Buna ilâveten, AKP’nin özellikle son yıllarda keyfî, antidemokratik, baskıcı ve dayatmacı politikalara yönelmesi ve Erdoğan Saraya çıktıktan sonra bu yöndeki işaretlerin daha da yoğunlaşması, iktidar cenahından gelecek bir yeni anayasa projesine yönelik kuşkuları çoğalttı.
Başkanlık ısrarı da bunlara tüy dikti.
Sonuçta, hem konunun bir türlü sonuca ulaştırılamayıp yılan hikâyesine dönüştürülmesi; hem millî irade kavramının muhalefete tahammülsüz, dışlayıcı, ayrıştıcı, kutuplaştırıcı, mütehakkim bir iktidar anlayışına alet edilmesi; hem de muhaleletin yetersizliği, anayasa işini sürüncemede bıraktırıp akamete uğrattı.
Anayasa heyecanı bu yüzden söndü.
Tekrar canlandırılabilmesi için, siyasette samimî, gerçek anlamda demokrat ve toparlayıcı bir anlayışın hakim olmasına ihtiyaç var.
İftira skandalında Hürriyet’in okur temsilcisi konuyu incelediklerini bildirdi. Bekliyoruz. Sabah, Yeni Şafak, Star ve Sözcü’den ise ses yok.