Alevi açılımı adı altında gerçekleşltirilmek istenen “Aleviliği devletleştirme” projesiyle ilgili son habere göre, hükümetin getirmeyi planladığı yasal düzenlemede cemevlerine özel statü verilmesinin yanı sıra, cemevi ve dedelere standart getirilmesi de planlanıyormuş.
Buna göre, kabinede ve AKP’nin ilgili birimlerinde tartışılan ve henüz son şekli verilmeyen yasa hazırlığında en önemli nokta, cemevlerinin yasal statüsünün ne olacağı imiş. Bu, üzerinde değerlendirmelerin devam ettiği kritik maddelerden biriymiş. Verilecek statüye göre cemevinin bağlı olacağı kurum şekillenecekmiş.
“İbadet merkezi” olarak kabul edilmesi halinde yeni cemevlerinin açılması Diyanet’in iznine tâbi olacakmış. O zaman cami açılışı gibi cemevinin de açılabilmesi için arsa tahsisinden itibaren her aşaması izne bağlı hale gelecekmiş. “İrfan merkezi” veya “kültür merkezi” gibi bir statü olması halinde ise Kültür Bakanlığının sorumlu olması söz konusu olabilecekmiş.
Cemevi hangisine bağlı olursa olsun, dedelere de standart getirilecek; cemevinde görev yapacak Alevi dedesinin gerçekten “dede”lik vasfı taşıyıp taşımadığının tesbiti yapılacakmış. Dedeliğin atadan devralındığının, soy kütüğünden ispatının yanı sıra, dedelerin Alevi-Bektaşi kültürüne dair bilgilerinin sınavla ölçülmesi de tartışılıyormuş (Star, 13.4.16).
Görüldüğü gibi, bu yaklaşımın sonu her halükârda devletleştirmeye çıkıyor. Cemevleri ister ibadethane kabul edilip Diyanet’e bağlansın, ister “kültür merkezi” sayılarak Kültür Bakanlığının görev ve yetki alanına dahil edilsin, netice itibarıyla devletin kontrol alanına dahil edilecek.
Dedelik de soykütüğü tetkiki ve sınav gibi, işin tabiatıyla uyuşması imkânsız tuhaf yöntemlerle standarda bağlanacak.
Bu zorlamalar niye ve ne uğruna?
Tek sebep, darbe anayasasının korumasındaki devrim yasalarından olup tekkelerle zaviyeleri kapatan kanuna dokunmazken, “Cemevleri illegal örgütlerin eline geçmesin” bahanesiyle Aleviliği iyice Kemalist kıskaca alma hesabı yapmak.
Güya Alevilik adına ortaya çıkıp Aleviliği “İslam dışı” gösterenlerin de desteğiyle!
Haliç Kongre Merkezinde şahs-ı manevînin gücünü, şevkini ve dinamizmini bir kez daha ispatlayan hizmet kahramanlarına tebrikler, teşekkürler.
“Birlik, tevhid, vahdete sarılma zamanı” diyen CB’na: 80’lik-90’lık masumları dahi hariç bırakmayan zulümler devam ederken nasıl olacak bu?