Seçim yarışında geri sayım iyice hızlanırken, bilhassa iktidar partisi cenahında, bizzat Erdoğan tarafından da dile getirilen “rehavet” ve tutukluğun giderek artan bir tedirginliği de beraberinde getirdiği gözleniyor.
İktidara yakın yorumcular birbiri ardı sıra benzer endişeleri seslendiriyorlar:
“Parti tabanında 13 senedir hiç görülmemiş bir durgunluk ve ilgisizlik var. Kenara çekilen hatırı sayılır bir kesim kırgın ve kızgın. İstisnalar hariç, teşkilâtlar moralsiz ve zoraki çalışıyor.”
Bunun sebebi iktidar yorgunluğu mu; yoksa gerek üç dönem kuralıyla, gerekse “Reis”in Saraya çıkmasından sonra kızışan parti içi çekişmelerin sonucu olarak gerçekleşen tasfiyeler ve bunların yol açtığı kırgınlıklar mı, bilemiyoruz.
Veya “ustalık” döneminde sergilenen kibirli ve “şımarık” tavırlar; hukuk ve demokrasinin en temel prensiplerini daha umursamayan keyfî uygulamalar; eleştiriye tahammülsüz, dışlayıcı, ötekiştirici, kamplaştırıcı söylem ve politikalar mı?
Ya da bunların tamamı mı?
Evet, partide en sıkı taraftarlarının dahi gizleyemediği bir şevksizliğin hakim olduğu belli. Gerek sahada yaptığı tesbitlerle, gerekse önüne getirilen anket sonuçlarına bakarak bu durumu fark eden Erdoğan’ın meydanlara inmesi dahi durumu pek değiştirememiş gibi görünüyor.
Onun için bu seçimin son ana kadar sürprize açık olduğunu söylüyor Erdoğan ve diğerleri.
Oysa geçen sene 10 Ağustos’ta liderini, seçime katılanların yüzde 52’sinin oyu ile cumhurbaşkanlığına taşıyan AKP’nin, bu başarıdan aldığı hız ve rüzgârla çok daha dinamik, heyecanlı ve iddialı olması beklenirdi, değil mi?
Arınç’ın vaktiyle söylediği gibi, yeni hedef ve çıta olarak yüzde 60’ları telaffuz etmesi gereken parti, ne oldu da yüzde 45’i bulsa öpüp başına koyacak çok farklı bir psikolojiye sürüklendi?
Galiba, gelinen noktada, “Her kemalin bir zevali var” kanunu AKP için de işlemeye başladı. Yükseliş dönemi bitti, içine girilen durgunlukla beraber gerileme ve iniş süreci devam ediyor.
Tabanda işaretleri beliren çözülme kitlelerdeki arayışla birleştiği takdirde, 7 Haziran akşamı sandıktan çıkacak sonuçlar siyasete yeni bir şekil verebilir.
tweet 1- “Müslümanların partisi AKP'dir” diyenlere: İslam sizin tekelinizde değil. Biz elhamdülillah Müslümanız ve AKP'ye de oy vermiyoruz. Nokta.
tweet 2- Müslümanlığın ölçüsünü AKP'ye oy vermek olarak gören kafa, İslam düşmanları kadar dine zarar veriyor. Eyy AKP idarecileri, duyuyor musunuz?
tweet 3- CHP “eski CHP”den uzaklaşmaya çalışırken, AKP'nin Nutuk referanslı eylem ve söylemleriyle ülkeyi bir parti devletine götürmesine ne demeli?
tweet 4- Gelinen nokta: AKP Risale-i Nur'u devlet tekeline alıyor; muhalefet partileri buna itiraz ediyor ve CHP bu tekelin AYM'de iptalini sağlıyor.