"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AKP ve demokrasi

Kâzım GÜLEÇYÜZ
28 Kasım 2015, Cumartesi
AKP, 27 Mayıs’la başlayıp 12 Mart ve 12 Eylül’le devam eden müdahaleler zincirinin tahrip ettiği siyasî yapı üzerinde son olarak 28 Şubat’ın meydana getirdiği erozyonun halkta meydana getirdiği tepki birikimiyle ortaya çıkan ve bundan istifadeyle, girdiği ilk seçimde iktidar olan bir parti.

Bu partiyi var eden ve besleyen ana etken, darbe ürünü antidemokratik sistem ve bu sistemden kaynaklanan krizler, baskılar, müdahaleler ve mağduriyetler.

28 Şubat laikçi baskılarla, irtica suçlamalarıyla ve başörtüsü zulmüyle dindar kitleleri canından bezdirmemiş olsaydı, AKP böylesine bir destek bulabilir miydi?

28 Şubat baskılarının dönemin siyaset kadrolarını ya ezdiği veya sürecin hedefleri için araç olarak kullandığı bir ortamda sahneye çıkan AKP, sıkışıp daralan demokrasinin önünü açacak bir parti olarak görüldü.

İktidar olmasına rağmen uzunca bir dönem statükonun her fırsatta hırpaladığı, daha gelir gelmez hakkında darbe planlarının yapıldığı ve 2008’de kapatma davasına hedef olan bir parti olması, bu algıyı sürekli canlı tuttu.

İktidardayken mağdur konumunda görünmesi, AKP’nin savunulmasını demokrasiye sahip çıkmakla adeta eşdeğer kıldı.

Ancak AKP devlete hakim olup veya hakim olmuş görünüp statükoyla bütünleştikçe, bu algı değişmeye başladı. Artık “devlet ağzı”yla konuşan, uygulamalarını MGK kararlarına dayandıran ve Millî Güvenlik Siyaset Belgesini referans gösteren bir AKP profili ortaya çıktı.

Böyle bir AKP’nin yargıyı kendi iktidarına bağımlı hale getirecek adımlar atması, sivil toplum kuruluşları üzerinde kontrol kurmaya çalışması ve kendi propagandasını yapma misyonuyla tarafgir bir medya yapılanması oluşturması da, demokratlıkla bağdaştırılması imkânsız totaliter bir düzen ikame etme projesinin işaret ve habercileri olarak yorumlandı.

Millî iradeyi de, demokrasiyi de, hukuku da, hak ve özgürlükleri de hep kendisine yontan bir anlayış sergilerken, muhaliflere ve eleştirilere karşı tahammülsüz tavrını giderek tırmandırması, kaygıları güçlendirdi.

Türkiye bu kaygıların kıskacında.

1- Suriye’deki iç savaş tahrik edilip tırmandırılmasaydı, mülteci göçü, IŞİD terörü, bombardımanlar, uçak düşürme gibi olaylar yaşanır mıydı?

2- Uçak işini sorgulayanlara “Putinsever” diyen havuz, iki ay önce Moskova Camii’nin açılışında el ele Erdoğan-Putin resimlerini yayınlıyordu.

Okunma Sayısı: 2537
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    28.11.2015 21:53:12

    AKP nin yayın organı olan HAVUZ MEDYASI PAÇAVRALARINDA YALAN,İFTİRA,ASPARAGAS,TERTİP-TAHRİK VE PROVAKE YANINDA BONUS olarak MÜSTEHCENLİK,HAYASIZLIK İLE REZALET almış başını gidiyor.Bu hal AKP ye TAM YAKIŞIYOR.

  • özer

    28.11.2015 21:33:34

    abi sakaryadan özer risaleler için allah razı olsun hakkını helal et çok sevindim saygılar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı