Cumhuriyet adı altında kurulan şeflik rejiminin birinci ve ikinci isimleri referans gösterilerek Meclis gündemine getirilen “cumhurbaşkanlığı” teklifi, AKP’li vekillerden gelen itirazların bir kısmı dikkate alınarak, hararetli ve gergin tartışmalarla komisyondan geçirildi ve Genel Kurula intikal ettirildi.
AKP-MHP ittifakıyla Meclisten çıkarılması hedeflenen düzenleme, ülkenin karşı karşıya olduğu birçok önemli, kritik ve hayatî konunun önüne geçirilerek, bütün sorunları çözecek bir sihirli değnek ve ülkeyi şahlandıracak bir formül edasıyla takdim ediliyor.
Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçildiği 10 Ağustos 2014’ten bu yana ısrarla takipçisi olunan başkanlık sistemi, AKP içinde bile ayrışma ve çatlamalara sebep oldu.
Öyle ki, ta Millî Görüşten beri bu yollarda beraber yürüyüp, yağan yağmurda beraber ıslanan öncü isimlerden Bülent Arınç, “Başkanlık ısrarı ülke gündemini tıkadı” dedi ve muhtemelen sırf bu sebeple tasfiye edildi.
Reisin belediye başkanlığı günlerinden de önce ve sonrasında en yakınında bulunmuş, ilk başbakanlık müsteşarı olmuş ve Millî Eğitim Bakanlığına getirilmiş bir isim olarak Prof. Ömer Dinçer de dışlananlar arasında.
Ve Dinçer Habertürk gazetesinde yayınlanan yazılarında, getirilen şekliyle başkanlığın tek adamlığa yol açacağını, bu yolun kapatılması, başkan yerine Meclisin güçlendirilmesi gereğini vurgulamaya devam ediyor.
Partinin kurucu kadrolarında yer almış, Meclis Başkanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı ve Hükümet Sözcülüğü gibi önemli görevlerde bulunmuş ve halen milletvekili sıfatını taşıyan Cemil Çiçek’in “Darbe hukukuyla başkanlık, diktatörlük getirir” uyarısında bulunduğunu da hatırlayalım.
Yine Çiçek yakın zamanlardaki bir beyanında “Ülke meselelerine hep şahıslaştırarak çözüm aramaya çalışıyoruz. Hâlâ iki cihanda bizi kurtaracak tek adamlar arıyoruz” diyerek hem Gülen’e, hem de onun üzerinden Erdoğan’a ince bir göndermede bulundu.
Genel Kurul görüşmelerinde merak konusu olan husus, işin esasına taallûk eden bu mesajların, bazı detaylardaki itiraz ve tereddütleri kısmen dikkate alınıp izale edilen AKP’li vekillerde mâkes bulup bulmayacağı.
Aynı şey MHP’li vekiller için de geçerli...
Vefat eden eski İran Cumhurbaşkanlarından
Haşim Rafsancani, “Birbirinizle çekişmeyin. Yoksa gücünüz gider” (Enfal Suresi 46) ayetine işaret ederek tarihî bir özeleştiride bulunmuş; “Biz Şiiler bu uyarıyı görmezden gelerek, İkinci Halife Ömer başta olmak üzere Sahabeye lânetle Şii-Sünni ihtilaflarını arttırdık. Bazılarının ibadet maksadıyla katıldığı lanet törenleri düzenlemek, Müslümanlar arasında ihtilaf ve ayrılıklara sebep oldu; El-Kaide, IŞİD ve Taliban gibi örgütlere zemin hazırladı” demişti. Mesajlarının Şii camiasında mâkes bulması dileğiyle Allah rahmet eylesin.