“Uzun yıllar mesleğin her aşamasında bulundum. Yargıyla ilgili ciddî imtihandan geçtim. Benim gibi insanlar başörtümüzden dolayı hiçbir yere alınmadık, staj yapamadık. Bir sürü hukuksuz yargı kararı verildi. Benim gibi insanların ömrü hukuk görünümlü hukuksuz kararlarla mücadele ederek geçti. O yüzden yargıyla ilgili itiraz yükseltiyorlar ya ‘Ülkede yargı yok’ diye, onlar ne gördüler ki bunu söylüyorlar. Biz bunun en ağırını yaşamış insanlarız.
“Türkiye’de yargının geriye gittiğini, adalet anlayışının geriye gittiğini kimse söyleyemez. Tam tersine daha özgürlükçü, daha demokratik. Adalet arayışı başlı başına benim hayatımın anlamıdır. Sadece yargısal süreçlerde değil, hayatın içinde de adalet arayışı içindeyiz.”
Bu sözler Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Özlem Zengin’e ait. 30.10.17 tarihli Akşam’da çıkan mülâkatında söylüyor.
AKP Milletvekili Ravza Kavakçı Kan da “Robot yüzlü, ezen devletin yerini şefkatli eller aldı” ifadesini kullanmıştı (Akit, 18.9.17).
28 Şubat döneminde yapılan 18 Nisan 1999 seçiminde milletvekili seçildiği halde başörtüsüyle Mecliste yemin etmesine izin verilmeyip vekilliği düşürülen ve DGM savcısının kararıyla evi basılan ablası Merve Kavakçı ise yakın zamanda kendisi için alınan iade-i itibar kararını “Başörtüsüz demokrasi dönemi resmen kapandı” şeklinde yorumlamıştı (Akit, 4.7.17).
Bunlar, 28 Şubat’ta başörtülülere yapılan zulümlerin ne kadar derin travmalar oluşturduğunu gösteren ilginç örnekler.
Ancak o dönemde bu zulümlere muhatap olanların, şimdi “f.ö ile mücadele” gerekçesiyle yürütülen operasyonlarda çoğu başörtülü ve bir kısmı yeni anne binlerce kadına reva görülen çok daha ağır muamelelere böylesine duyarsız kalmaları, anlaşılması ve izahı imkânsız bir tavır.
“Zulüm bana yapılırsa tepki gösteririm, başkalarına yapılırsa beni ilgilendirmez” yaklaşımının hukukla, adaletle, vicdanla, insanî ve İslamî değerlerle bağdaştırılabilmesi mümkün mü? Dünün mağdurları iken bugün AKP saflarında yer alan başörtülü milletvekili ve danışmanların sergilediği bu duyarsızlık inanılır gibi değil.
OPTİMAR’a göre “OHAL’den etkilenmiyorum” diyenler % 70.8. Bu sonucun ne ölçüde sağlıklı ve doğru olduğu ayrı konu; ama kalan % 29.2 az mı?!!
“Sade vatandaşın OHAL’den en ufak sıkıntısı yok” diyen MÜSİAD eski Bşk Bolat’a: Birileri için belki öyle, ama toplum onlardan ibaret değil.
BB: “İhtiyaç olmayan OHAL uygulamaları ayıklansın.” Gerekçe: Vatandaşın hayatı zorlaştırılıyor. Hükümet Sözcüsü hâlâ tersini söylüyor ama...