AKP kongresinden çıkan netice, Davutoğlu’nu genel başkanlık koltuğunda bırakmakla beraber, parti yönetiminin tamamen Saray kadrolarına teslim edildiği bir tabloyu ortaya koyuyor.
Ve aynı zamanda Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Beşir Atalay, Salih Kapusuz, Hüseyin Çelik gibi isimlerin tasfiye edildiği bir tabloyu.
Partinin ilk başbakanı ve cumhurbaşkanı olan Gül, çoktan devredışı kalmıştı.
Şimdi ona yakın olan isimler de aynı kaderi paylaştı ve AKP Erdoğan’a kaldı.
“Eskiden biz’dik, şimdi ben olduk” diyen Arınç’a Atalay da “Siyasette benlikler yarışır. Partide ortak akıl artık eskisi kadar devrede değil” diyerek destek veriyor.
Bu özeleştiriyi onlardan çok önce Ali Coşkun, Nevzat Yalçıntaş gibi parti kurucuları da seslendirip yollarını ayırmışlardı.
Keza partinin kuruluşunda ve ilk hükümetinde görev alan Ertuğrul Yalçınbayır, Yaşar Yakış ve yıllarca Merkez Bankası Başkanı olup 7 Haziran’da MHP’den milletvekili seçilen Durmuş Yılmaz gibi isimler, “Partiyi kurarken çok büyük ideallerimiz vardı, hepsinden uzaklaşıldı” diyerek çekildiler.
Şimdi AKP, münhasıran Erdoğan’ın etrafında kenetlenen bir ekibin kontrolünde.
Diğerlerinden, kendi yaptıkları ve istedikleri şekilde Erdoğan’a biat etmeyenler değişik kulplar takılarak tasfiye ediliyor.
Son dönemin en büyük suçlaması olan “paralelcilik” yaftasıyla damgalanıp hain ilan edilenler dahi var. Nitekim Bursa İl Başkanı böyle bir ithama maruz kaldı ve Arınç buna “Masum insanları da paralelci ilan eden bir çete türedi” diye tepki gösterdi.
Aynı şekilde birçok bakanlık ve kamu kurumunda paralelcilikle suçlanan kadroların hâlâ yerinde durduğuna ilişkin iddialar da, yürütülen cadı avının parti içi şiddetli bir hesaplaşmaya dönüştüğünün işaretleri.
Kongre sonucunu Binali Yıldırım’la irtibatlı “müteahhit lobisi”nin parti içi işleyişe de nüfuz eder hale geldiğinin tezahürü olarak niteleyen yorumlar da hayli ilginç.
Bu hengâmede Davutoğlu’nun “Kibir, şatafat, nepotizm (akraba kayırmacılığı) ve güç sarhoşluğu bu hareketi mecrasından çıkaramaz” demesi ne anlama geliyor?
Erdoğan muhalifleri için “AKP’deki İnönü’ler” diyenler olduğunu da yazmıştık.
Peki, bütün bunlar ortadayken partinin bu kongreyle fabrika ayarlarına döndüğünü ifade eden değerlendirmelere ne demeli?
tweet 1- “1 Kasım’da terörü toprağa gömelim” diyor CB. Nasıl? Seçim hükümetinde iki bakan verdiği HDP’yi yine baraja takıp dağı daha da azdırarak mı?
tweet 2- Millet 1 Kasım’da terörü nasıl toprağa gömecek? “Çözüm süreci”ni örgüte daha da güçlenme fırsatı olarak kullandıranları ödüllendirerek mi?