"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB’ye direniş reformlarla aşılır

Kâzım GÜLEÇYÜZ
01 Şubat 2017, Çarşamba
2008’de Yrd. Doç. Dr. İsmail Ermağan’ın sorularına cevaplarımız.

Dünden devam:

Türkiye’de AB şüpheciliğini sizce nasıl tanımlayabiliriz? İçerik ve göstergeleri neler?

AB şüpheciliği Kıbrıs, millî devlet, bağımsızlık, hükümranlık, iç işlerine müdahale ettirmeme, Türklüğü koruma, ihtilâl anayasasına dokundurtmama, laiklik gibi başlıkların arkasına gizlenerek, AB süreciyle birlikte gelen demokratikleşme, açılım ve değişim sürecini engelleme tavrında kendisini gösteriyor. Sıraladığımız ve başka da birçok örneği bulunan başlıkların her biri, değişimi engelleme amaçlı “mevzi savaşları”na sahne oluyor. “Kıbrıs elden gidiyor, millî devlet çöküyor, bağımsızlığımız tehlikede, iç işlerimize karışıyorlar, bizi yine sömürge yapacaklar, cumhuriyetin temel nitelikleri tehdit altında” gibi “hamaset” yüklü söylemlerle yürütülen direniş, öyle görünüyor ki, bundan sonraki süreçte de aynı şekilde devam edecek.

Bu direnişi aşıp Türkiye’yi Avrupa standartlarında bir demokrasiyi ve hukuk devletini başarmış, özgüvenini bu başarıyla pekiştirmiş bir ülke haline gelebilmek için, hukuka, demokrasiye ve bu yöndeki değişimin gerekliliğine samimiyetle inanan siyasî kadroların, gerekli kamuoyu desteğini de oluşturup arkalarına alarak, kararlı bir şekilde reform sürecini devam ettirmeleri gerekiyor. Kararlılıkla gerçekleştirilerek ve arkasında durulup uygulamaya yansıtılacak her bir reform, statükonun direnişini biraz daha zayıflatacak ve bir sonraki reform adımı için gerekli motivasyonu sağlayacaktır. Bunun için, Türkiye’nin AB’deki yerini alması gerektiğini düşünen Avrupalıların da, bizdeki reform ve değişim yanlılarını cesaretlendirip yüreklendirecek ve teşvik edecek sürekli bir desteğine ihtiyaç vardır.

Konjonktüre göre “artan-azalan” AB şüpheciliğini AB karşıtlığı ile karşılaştırsak nasıl değerlendirirsiniz? Bu birliktelikler “müdafaa-i vatan“ mı, yoksa “akıl tutulması“ mı?

İçlerinde bu beraberliğin ortak zeminini “vatan savunması” olarak görenler olabilir; ama temeldeki etken, baştan beri anlatmaya çalıştığımız ve mensuplarını imtiyazlı kılan statükoyu birlikte koruma amacı. Onun için, siyaset yelpazesinin farklı yerlerinde duruyor gibi görünen partilerin ve birbiriyle çatışıyor görüntüsü veren kesimlerin AB ve demokratikleşme karşıtı bir cephede buluşmalarında şaşılacak birşey yok. Asıl mesele AB karşıtlığının gerisinde yatan demokrasi karşıtlığı. Bunu açıktan söyleyemiyor, birtakım “millî mesele”lerin arkasına sığınarak Türkiye’nin demokratikleşmesini engellemeye çalışıyorlar. Çünkü demokrasi ne kadar gelişirse, kendilerinin güç ve imtiyazları o ölçüde azalacak; şeffaflıktan uzak kapalı devlet yapılanması içindeki karanlık çıkar ilişkileri de gün yüzüne çıkarak son bulacak. 

Yarın: Müslüman ve Hıristiyanlar ittifak etmeli

Okunma Sayısı: 3172
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet Zeki

    1.2.2017 16:51:36

    Tebrik ediyorum; tam, yerinde ifadeler.

  • Özcan Erkiş

    1.2.2017 12:51:47

    (3) Önümüzde 2,5-3 ay içinde tek adam sistemi için referanduma gideceğiz. Ne hikmetse, meclisten apar topar, kavga gürültü ile geçen teklif, imza için Cumhurbaşkanlığında bekletilmektedir. Acaba sebebi, anketlerde "hayır"ın beklenenden çok çıkması dolayısıyla "şartların olgunlaşması"nı beklemek? Malum 82 darbe Anayasası "şartların olgunlaştığı"bir dönem ve ortamda yapılmıştı. Meşruiyeti hâlâ tartışılıyor. Şimdi de OHAL ortamında KHKlar ile Meclisin şeklen var fiilen yok olduğu 82 benzeri bir vasatta referanduma gidiyoruz. Sonu başından belli bir film sanki. Keşke sandığa tek adam sistemi için değil de demokratik bir hukuk devletini temin, tesis ve temâdisi hatta AB'ye girelim mi diye sormak için gitmiş olsaydık. 15 yıllık tek parti iktidarının AB hedefi, tam demokrasi, 3Y ile mücadele, adalet, hürriyet, hukukun üstünlüğü iddialarının âkıbeti bu olmamalıydı. Türkiye'ye yazık olacak......

  • Özcan Erkiş

    1.2.2017 12:32:28

    (2) AB karşıtlığının püf noktasını, yazınızın 4.paragrafındaki :"Asıl mesele AB karşıtlığının gerisinde yatan DEMOKRASİ karşıtlığı. Bunu açıktan söyleyemiyor, birtakım "milli mesele"lerin arkasına sığınarak Türkiye'nin demokratikleşmesini engellemeye çalışıyorlar." Haklı ve doğru tesbitler. Geçmişte "onlar ortak biz pazar" yahut "Hıristiyan batı kulüp"gibi söylemlerle ideolojik olarak AB'ye karşı çıkarlarken bile, millet ve memleket ve demokrasi hassasiyetinden ziyade, gelecekteki kendi güç, iktidar ve ayrıcalıklarını düşünüyorlardı. Bugün de dünden farklı değil. Gerçekle ve asrın hususiyetleriyle de asla bağdaşmayan gerekçelerle, hâdiseleri de çarpıtarak, AB'ye karşıtı menfi siyasi tutum devam ettirilmektedir. Meselâ AB'nin tam üyesi bir Türkiye olmuş olsaydık şu an yaşadığımız OHAL antidemokratik ortamının ve hukuksuz uygulamaların fiiliyata dökülme şansı olabilir miydi?..

  • Özcan Erkiş

    1.2.2017 12:11:02

    (1) Sayın Güleçyüź, birkaç gündür devam etmekte olan AB-Türkiye sürecine dair fevkalade güzel ve faydalı yazılarınız için teşekkür ediyoruz. Zira AB ile ilişkilerin iyice zayıflatıldığı ve tek adam sistemi için referanduma gidilecek bir zamanda yazılması daha anlamlı olmuştur. İktidardaki Siyasal İslâmcıların getirmek istedikleri tek adamlık sistemi, pek tabii olarak AB hedef ve projesiyle uyumluluk arz etmemektedir. Hal böyle olunca bir şekilde AB'nin halk nezdinde itibarsız hâle getirilmesi için değişik (ama gerçekci olmayan) argümanlar kullanıldı. Yazınızda bunlardan bahsetmişsiniz. Şimdilik AB karşıtlığında kısmen başarılı gibi görünmekle beraber, halkın hâlâ AB'yi tercih etme oranı yüksektir. Antidemokratik baskı ve korku ortamı arttıkça bu oran daha da yükselecektir. Çünkü şu anda gerçeklerin ters yüz edildiği toplumsal bir algı ve hipnoz dönemi yaşıyoruz.....

  • Serdar celik

    1.2.2017 10:45:43

    Bir milyon magdur var beni seven tum akraba ve dostlarim bunlarin buyuk kismi akp li baskanliga hayir diyecek Cunku ben sendika yuzunden ogretmenlikten atildim baska hic bir seyim yok magdurlar hayir diyor magdur yakinlari dostlari arkadaslari hayir diyor ...sucsuz insanlar kurunun yaninda yanan yaslar masumlar hayir diyor ....hayirda HAYIR vardir

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı