AB 1999 Aralık’ında resmen aday ülke ilan ettiği ve 2005 Ekim’inden bu yana—karşılıklı engellemelerle mesafe alınamamış olsa da—üyelik müzakereleri yürüttüğü Türkiye hakkındaki yıllık ilerleme raporlarından birini daha açıklıyor.
Raporun adı “ilerleme,” ama son yıllardaki raporlar, özellikle de sonuncusu dramatik gerilemeleri kayda geçiriyor.
Bilhassa hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, adalet, düşünce, ifade ve basın özgürlükleri alanlarında yaşananlar, her geçen gün daha da vahim boyutlar kazanan ihlaller olarak raporlara kaydediliyor.
AB sürecimizin, 2002 seçimiyle iş başına gelen AKP iktidarıyla devam eden ilk yıllarında bu raporlarda en çok altı çizilen husus, askerî vesayet problemiydi.
Her raporda bu vesayetin seçilmiş siyasîler üzerinde baskısına dikkat çekiliyor ve asker üzerindeki sivil kontrolün mutlaka sağlanması gereğine vurgu yapılıyordu.
Türkiye’nin 28 Şubat atmosferinden çıkmasında, AB’nin bu noktadaki ısrarlı takibi çok etkili oldu. MGK’nın sivilleşmesine yönelik adımlar bu sayede atıldı. Yargı üzerindeki 28 Şubat baskıları AB reformlarıyla önemli ölçüde aşıldı; DGM’ler kalktı...
Vesayetçi anlayışın sonraki süreçte yaptığı atraksiyonların bertaraf edilmesinde de AB faktörü çok önemli bir paya sahipti.
Keza 2008’de AKP’ye açılan kapatma davasına dış dünyada en kuvvetli itiraz Brüksel’den geldi. Ve partinin kapatılmaktan kıl payı ile kurtulduğunu bildiren AYM kararı açıklandığında Erdoğan, “Durmak yok, yola devam. Bu yol AB’ye tam üyelik yolu. Bu yoldan dönüş yok” dedi (31.7.08).
17 Aralık 2004’te AB’den müzakerelere başlama tarihi alındığında dönüşte “Brüksel fatihi” diye karşılanan da yine o idi.
Ama bugün gelinen nokta çok farklı.
Yıllardır AB reformları iktidarın gündeminden çıkmış ve onun yerini her fırsatta “sokak ağzıyla” Brüksel’e çekilen restler almış durumda. Evvelce “Yolumuz AB yolu” diyenler şimdi “AB ne derse desin, umurumuzda değil” modunda ve Türkiye’nin “yeni bir yol” tuttuğundan dem vuruluyor.
Bu yolda hızla artan ve vahim boyutlara ulaşan hukuk ve demokrasi ihlalleri ise yeni raporlarla yüzümüze vuruluyor. Nereye kadar?
Bugün habire AB’ye rest çeken AKP’ye, kapatma davasının açıldığı 2008 yılı arşivlerinden bir hatırlatma: http://www.yenisafak.com/dunya/ak-parti-kapatilirsa-ab-sureci-zarar-gorur-108376
2008’de böyle demişti, şimdi Türkiye’ye sokulmuyor... Lagendijk: AKP kapatılırsa Türkiye-AB ilişkileri zarar görür http://www.milliyet.com.tr/d/t.aspx?ID=887171