"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB, bıraktığı takibe tekrar başlarken

Kâzım GÜLEÇYÜZ
19 Aralık 2015, Cumartesi
AB 1999 sonunda adaylığını kabul edip 2005 Ekim’inde müzakerelere başladığı Türkiye’yi bilâhare kendi içinde birlik karşıtı politikacıların etkisiyle dışlayıp kendi haline bırakmamış olsaydı, “Ankara kriterleri”yle başbaşa kalarak demokratikleşmeden uzaklaşmaz ve otoriterleşme istikametine savrulmayabilirdik.

Arap baharı tuzağına düşmez; Suriye’de silahlı direnişi destekleyerek rejim ve iktidar değiştirme macerasına kapılmaz; güney komşumuzun iç savaşla sürüklendiği perişanlığa sebep olanlar arasına girmenin vebal ve sorumluluğuna ortak olmazdık.

Dizginleri uluslararası şer komitelerinin elinde olan terör gruplarının cirit attığı ve kan gölüne çevirdiği ülkeden kaçıp evlerini barklarını terk ederek sığınacak yer arayan milyonlarca masum mültecinin yürek yakan ve vicdan sızlatan dramı yaşanmazdı.

Ve bu mülteciler Avrupa’nın göbeğine kadar gelip AB başkentlerini ve şehirlerini büyük bir telaş ve paniğe sürüklemezdi.

Bu yönüyle mülteci krizi, AB’nin Türkiye’yi boşlayan basiretsiz ve kendi varlık sebebiyle çelişen tavrının da bir sonucu.

Sonu gelmez bir mülteci akınıyla sarsılan ve adeta bir bakıma “Kendim ettim, kendim buldum” diyen AB, şimdi bu akını Türkiye topraklarında durdurmaya çabalarken, 11 seneden beri ihmal ettiği bu aday ülkeyle ilişkilerini onararak üyelik sürecini canlandırma mecburiyeti hissediyor.

1 Kasım seçiminden bu yana Brüksel canibinden verilen mesajlar bu noktada çok önemli. 2005’ten beri dışlanıp kendi haline bırakılan Türkiye’de hukuk devleti ve demokratikleşme alanlarında gözlenen endişe verici gerilemeler, giderek yoğunlaşan hak ve özgürlük ihlalleri yeniden AB’nin yakın takibine alınıyor. Birliğin yetkili ağızlarından peş peşe sâdır olan beyan ve mesajlar hep aynı noktalara vurgu yapıyor:

Temel insan hakları, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, bağımsız ve tarafsız yargı, medya ve ifade özgürlüğü...

İşte tam da bu esnada bu alanlardaki cür’etkâr ve vahim ihlallerin iyice hızlanıp yoğunluk kazanması yeni bir direniş ve meydan okumanın mı ifadesi; yoksa ufukta beliren AB takibi başlamadan önce birşeyler kotarma telaş ve paniğinin mi işareti?

Kurumların istihbarat operasyonlarıyla dizayn edildiği ve toplum kesimlerinin aynı yöntemle hedef alındığı bir rejime demokrasi denilemez.

Okunma Sayısı: 1876
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı