"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

97. yılında Meclise bypass

Kâzım GÜLEÇYÜZ
23 Nisan 2017, Pazar
Bediüzzaman Said Nursî meşrutiyetin Sultan İkinci Abdülhamid tarafından 23 Temmuz 1908 gecesi ikinci kez ilan edilişinden üç gün sonra Sultanahmet Meydanında düzenlenen mitingde irad ettiği “Hürriyete hitap” nutkunda Meclisi “milletin kalbi” olarak nitelemişti.

Ardından “ümmetin fikri” olan meşveret-i şer’iye ile “medeniyetin kılıcı ve kuvveti” olan fikir hürriyetini vurgulamıştı.

Yeni girilen çağın eskiye göre çok farklı hale gelen şartları içinde devleti taşıyabilecek üçlü sacayağını böyle ifade etmişti.

Osmanlı Meclis-i Meb’usan’ı 23 Nisan 1920’de görevini Ankara’da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisine devretti.

Millî Mücadeleyi zaferle sonuçlandırıp Türkiye Cumhuriyetini kuran ilk TBMM, Said Nursî’nin yukarıda aktardığımız vurgularına en çok yaklaşan Meclis oldu.

Cuma namazı sonrası hatimler, dualar, tekbirler ve kurbanlarla açılan bu Mecliste millet ve vatan için bir araya gelen temsil kabiliyeti yüksek, farklı dünya görüşlerine sahip vekiller çok sesli, çoğulcu ve demokratik bir örnek ortaya koydular.

Kısa zamanda uç vermeye başlayan diktatörlük eğilimlerine de karşı çıktılar.

Ne var ki, zaferin hemen akabinde bu demokratik yapı değişik taktiklerle tahrip ve diktatörlüğü engellemeye çalışan muhalif grup tasfiye edilerek cumhuriyet adı altında bir tek parti rejimi kuruldu.

Ve bu da şeflik rejimine dönüştü.

Tam 27 yıl bu rejimin ağır baskısıyla ezilen Türkiye, ancak 1950’de dış dinamiklerin zorlamasıyla çok partili sisteme geçebildi. Ama o da 1960, 1971 ve 1980 askerî darbeleriyle kesintiye uğratıldı.

27 Mayıs ve 12 Eylül’de Meclisin de kapatılması, demokrasi üzerindeki tahribatlarının daha ağır olmasına yol açtı.

12 Mart ve 28 Şubat’ta Meclis açık kaldı ve bunun kısmî faydaları görüldü; ama maruz kaldığı ağır baskılar, fonksiyonunu tam olarak ifa etmesine izin vermedi.

2017 Türkiye’si ise, TBMM’nin 97. yıldönümünü şeflik referanslarıyla gündeme getirilip Meclisi bypass eden bir tek adamlık projesinin sandık oyunlarıyla gölge düşmüş bir halk oylamasıyla hayata geçirilmek istendiği bir ortamda idrak ediyor...

Canikli: “OHAL komisyonu çok başvuru olduğu ve en uygunları seçmek için ince eleyip sık dokuduğumuzdan gecikti.” Mağdurlar bekleyedursun...

 

100 bini aşkın insanı sorgusuz sualsiz bir çırpıda kıyıma uğratanlar, 7 kişilik dostlar alışverişte görsün komisyonunu 4 aydır kuramadılar.

 

Onbinlerce insanı “ince eleyip sık dokuyarak” bu duruma düşürenler, 7 kişilik uyduruk komisyonu kurmak için de “ince eleyip sık dokuyorlar!”

Okunma Sayısı: 4775
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan Çalışan

    23.4.2017 18:46:23

    NECMETTİN HALİL ONAN"Bir yolcuya" şiirin de Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Dizelerinde toprak altında yatan şehitlerimizin millet için, vatan için,din için nekadar kutsal olduğu ifade edildiği gibi,toplumsal mutabakat olarak ifade edilen anayasanın,yani bir milletin seçtigi vekilleri aracılığı ile siyasi,sosyal,askeri,iktisadi,hukuki meselelerin görüşülüp karara baglandığı yer olan TBMM de bir milletin kalbinin attıgı yerdir.Dolayısıyla Meclisi bypass eden her bir girişim milletin kalbine saplanmıış paslı bir bıcak gibidir. Mustafa Eren Bozoklu beyefendide "Şansölye’ye Mektuplar-1"yazısında " Fakat ‘birey’in tek adam ve hanedan otoritesinden kurtulması, demokrasiyle buluşması için yeterli olmadı; öncelikle bir kısım otoriter yapıları, Faşizmi, Komünizm’i ve Anarşizmi de tecrübe etmesi gerekiyordu." Diye kullandıgı ifadelere bakarak ,Bizde bu yaşanlara bakarak , gerçek demokrasinin doğum sancılarımı.?Diye düşünmeden edemiyoruz.

  • Özcan Erkiş

    23.4.2017 12:46:19

    (4) Üstad Hz.leri nasıl ki asrın başında ne şahıslar ne siyasî partilerden ziyade ilke, prensip ve düsturlar üzerinden ikazını yapmışsa bizler de Hz.Üstadın tavrını, tarzını ve tercihini takip ederek ilke, prensip ve düsturları nazarımıza alarak, millet ve memleket hesabına ikaz, yorum, değerlendirmede bulunmaya çalışıyoruz. Maksadımız salt ve sırf muhalefet veya muarız olma hâli değildir. Bir şeyi olduğu gibi vasfetmek. Doğruya doğru eğriye eğri demek. Hakkın hatırını âli tutmak. Hakkın ve haklının yanında olmak. Masum, mazlum ve mağdurun sesi olmak, yanında olmak. Hak ve hakikatin neşir ve ilanına katılmak. Yeni Asya'nın sesinin daha gür çıkmasına katkıda ve yardımda bulunmak. Niyetimiz budur, nazarımızda millet ve memleketin maddi ve manevi hayatına menfaat ve fayda temin etmek vardır.

  • Özcan Erkiş

    23.4.2017 12:24:44

    (3) 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle ilân edilen ve 19 Nisan'da 3 ay daha uzatılan OHAL ile Meclis, meşveret ve hürriyetin ve topyekûn demokratik hukuk devletinin ve parlamenter sistemin askıya alınması yetmezmiş gibi ve bundan ders alınmamış olmalı ki, 18 maddelik bir Anayasa paketi değişikliği ile 80 milyonluk bir ülkenin sevk ve idaresini, 97 önce denenmiş ve hiç de iyi olmayan şeflik benzeri bir sisteme dönüştürmek için referanduma götürüldük. Netice? Antidemokratik, baskı ve korku ortamında %51 evet. Üstelik şaibeli ve şüpheli bir sonuç. Bununla millet âdeta "neticeden, âkıbetten çok endişeliyim " demektedir. Dün Üstad Hz.lerinin ikazına kulak tıkayanlar nasıl millete fenalık yaptı ise bugün de anlamak istemeyen ve kulak tıkayan siyasal İslâmcı iktidar da tıpkı öncekiler gibi millete iyilik zannıyla kötülük yapmış olacaklardır. Allah akıl, fikir, iz'an, insaf ve vicdan hassasiyeti versin. İbretâmiz tarihî bir süreç yaşıyoruz. Ders almamış olabilir miyiz?

  • Özcan Erkiş

    23.4.2017 12:03:48

    (2) Üstad Hz.lerinin nazara verdiği ve idarecilerin dikkatini çektiği 3 mühim husus olan Meclis, meşveret ve hürriyetin ehemmiyet ve kıymetini şu anda yaşadığımız haksız, hukuksuz ve adaletsiz ve antidemokratik ortam ve süreçte iyice anladığımızı zannediyorum. Dünküler Üstad Hz.lerini anlamadılar bugünküler de anlamak istemiyorlar. Dünküler siyaseti dinsizliğe âlet ederken bugünküler de siyasetlerine dini âlet ettiler ve ediyorlar. Her iki siyaset tarzı da menfi ve menfaatçi olması hasebiyle millet ve memlekete maddi ve manevi bedeller ödetmişlerdir. Meclisin açılışının üzerinden 97 yıl geçmesine rağmen hâlâ Meclis, hürriyet.,meşveret diyor hak, hukuk, adâlet diye âdeta bağırıyoruz. Peki neden? Her 10 yılda bir, zaten tam mânâsıyla tesis edemediğimiz demokratik hukuk devletine ve parlamenter sisteme; Meclis, meşveret ve hürriyet muhalif ve muarızı güçlerin vurduğu darbeler yüzünden değil mi? Ne zaman bir delikten iki defa sokulmamayı öğreneceğiz Allah aşkına?

  • Özcan Erkiş

    23.4.2017 11:30:00

    (1) Sayın Güleçyüz, millî şairimiz Mehmet Âkif "'Tarihi'i tekerrür diye tarif ediyorlar /Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? " diyor. Üstad Hz.leri daha asrın başında asrın ruhunu, hususiyetini görmüş, bilmiş, okumuş ve uyarılarını yapmış fakat niyetinde şeflik olanlar ve taraftarları bu sese kulak vermek bir yana onu susturmaya çalışmışlar. Dün olduğu gibi bugün yahut bugün olduğu gibi dün hep böyle olmuş, tek adamlık davasında olanlar farklı, çoğulcu, katılımcı, hürriyetçi ve demokrat seslere tahammül edemezler. 97 yıl önce Üstad Hz.lerinin de içinde bulunduğu ilk Meclis maalesef "tasfiye"işlemine maruz kalmıştır. Tâ ki şeflik rejimi hayata geçirilsin. Sene 2017 ve bizler de benzeri bir süreci farklı bir versiyonla yaşıyoruz. Yine şeflik benzeri bir sistem için referandum dayatması, yine meclisin bypass edilmesi girişimi. Tarih mi tekerrür ediyor yoksa biz mi ders almıyoruz?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı