70. yılını doldurmak üzere olan, ama darbe, müdahale ve vesayetler sebebiyle bir türlü normalleşemeyen çok partili demokrasimizde yarın bir milletvekili seçimine daha gidiyoruz.
7 Haziran seçimi öncesindeki kampanyalar da maalesef kamplaşma atmosferinde yürütüldü. Özellikle iktidarın, muhalefeti kendisine karşı kurulmuş bir ittifak ve “eski Türkiye koalisyonu” olmakla suçlayıp, “paralel”i, Kandil’i ve DHKP-C’yi de ortakları olarak göstermesi, kutuplaştırıcı siyasetin yeni bir örneği oldu.
Geçen sene yapılan 30 Mart yerel ve 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de AKP aynı yaklaşımı ortaya koymuştu.
Bu defa Erdoğan’ın cumhurbaşkanı sıfatıyla, bir taraftan bütün partilere eşit mesafede olduğunu söylerken, diğer taraftan açıkça AKP’den yana tavır alıp muhalefet partileriyle keskin polemiklere girmesi, gerilimi farklı boyutlara taşıdı.
Cumhurbaşkanının seçim sürecine taraf olarak aktif şekilde müdahil olması, yarışta darbe ürünü sistemin ürettiği haksız rekabet şartlarına bir yenisini daha iiave etti.
Yolsuzluk ve suiistimal iddialarının örtbas edildiği bir ortamda antidemokratik ve hukuk dışı baskı ve müdahaleler tırmandırılırken Kur’an, kıble, fetih gibi ortak değerlerin tekelci ve ötekileştirici tavırlarla siyaset malzemesi yapılması da toplumda ciddi rahatsızlıklara yol açtı.
Sonuçta, AKP’deki iktidar yorgunluğu ile iç çelişkiler kendi tabanında bile kararsızlık ve durgunluk doğururken, toplumda yeni arayışların hissedilmeye başlandığı; muhalefetin de bunlara cevap verme çabasıyla kendisini yeniden dizayn etmeye çalıştığı bir tablo oluştu.
CHP’nin de, MHP’nin de, HDP’nin de, kendilerini dar ve sınırlı bir çerçeveye hapseden eski yapı, şablon ve anlayışlardan kurtulup yeni açılımlara yöneldiği; aday listelerini de, program ve söylemlerini de buna göre belirlediği bir tablo.
Ancak bu tabloda bir eksik var: Çok partili demokrasi sürecimizde son derece önemli bir yeri olan DP-AP çizgisinin etkin şekilde temsil edilmeyişi. Artık bu durum sona ermeli ve demokrat misyon toparlanıp yeniden ayağa kalkarak tablodaki yerini almalı.
tweet 1- 20 yıldır dinmeyen bir evlat acısını dahi kirli kavgaları için alet ve istismar eden tetikçileri Kahhar olan Rabbimize havale ediyoruz
tweet 2-Faili meçhul Vildan cinayetini 20 yıl sonra, günah keçisi yaptıkları paralele yıkanlar kimlerse, muhtemeldir ki asıl katiller onlardir.
tweet 3- Yeni Asya'nın DP'ye desteği birilerini niye bu kadar rahatsız etti ki, Vildan cinayeti üzerinden akla ziyan senaryolarla hücuma geçtiler?
tweet 4- Yeni Asya'yi hedef alan silik sözler iyice arttı. Tavsiyemiz: Tahkik edin, altın çıktıysa kalpte saklayın, bakır çıktıysa suratlarina çarpın