Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı (AGİT) ile Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin (AKPM) 7 Haziran seçimi için hazırladığı raporda “Medya özgürlüğü ciddî bir endişe alanı” denilerek, iktidar partisini eleştiren medya organlarının ve gazetecilerin seçim kampanyası döneminde yoğun baskı ve sindirmeyle karşılaştıkları ifade edilmişti.
Raporda bazı medya organlarının sahiplerinin farklı alanlardaki şirketleri üzerinden hükümetle çalışmasının, bu medya organlarında iktidar partisine yönelik eleştirel gazeteciliği sınırladığı vurgulanırken, bütün televizyon kanallarında satın alınan reklamların yüzde 51’inin iktidar partisine ait olduğu ve bu oranın TRT’de yüzde 91’e ulaştığı belirtilmişti.
Bunlar, adaletsizlik ve haksız rekabet temelinde işleyen bir seçim sistemindeki arızaların sadece medyaya taallûk eden sonuçları.
Aynı kurumlar adına 1 Kasım seçimini de izleyen heyetin tesbitleri ise, önceki raporda altı çizilen bu sorunların çok daha ileri ve vahim boyutlara ulaştığını ortaya koyuyor.
Heyetten AKPM delegasyonu başkanı Andreas Gross’un, “Ne yazık ki seçim kampanyası adaletsizliklerin ve korku atmosferinin hakim olduğu bir ortamda yapıldı. Seçmen özgürdü, ama rekabet de, seçim de âdil değildi. Çok fazla şiddet ve korku vardı. Korku demokrasinin ve serbest tercihin düşmanı. Bu yüzden sonuçlara gölge düştü” beyanları bunun ifadesi.
Keza AGİT heyeti başkanı Ignacio Sanchez Amor’un “Medya seçeneklerinin hızla azalması ve ifade özgürlüğü ile ilgili genel anlamdaki kısıtlamalar hem süreci ciddî şekilde etkiledi, hem de birtakım endişelere sebep oldu” şeklindeki eleştirileri de.
Aynı şekilde İsveçli gözlemci Margareta Cederfelt’in “Gazeteciler hakkında yapılan soruşturmalar, bazı medya kuruluşlarına el konulması ve bunun seçimden birkaç gün önce yapılması seçim kampanyası sırasında basın özgürlüğüne büyük bir darbe indirmiştir. Bu sadece gazeteciler için değil, seçmenler için de büyük bir sorundur” değerlendirmesi de.
Bunlar, dışarıdan bir gözle seçim sistemi ve sürecindeki arızalara ayna tutan tesbitler.
Mutlaka dikkate alınıp gereği yapılmalı.
Eğer gerçekten ileri demokrasi isteniyorsa!
tweet 1- Diyanet'in İhlâs ve Uhuvvet'i de basması memnuniyet verici. Tebrik eder, Danıştay kararının açıklanıp yetki tekelinin de kalkmasını dileriz.
tweet 2- Diyanet risaleleri basmaya devam etsin, ama basım yetkisi verme işinde aradan çıksın, aslına uygun basacak bütün yayınevlerinin önü açılsın.