"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

6 yıl önce sormuştuk: Demokrasi mi, iktidar mı?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
07 Şubat 2017, Salı
22.2.11’de aynı başlıkla yayınlanan yazımızdan aktaracağımız şu pasajlar, bugün gelinen noktanın daha iyi anlaşılmasına herhalde yardımcı olur:

Son dönemde Türkiye’de olup bitenler gerçekten bir demokrasi ve özgürlük mücadelesi mi, yoksa iktidar kavgası mı?

Karşımızdaki tabloya bakınca, bir tarafta, tek parti devrinde ele geçirip ihtilal dönemlerinde tahkim ettikleri bürokratik iktidarı bırakmak istemeyenler; diğer tarafta seçmenden aldıkları güçle bu durumu değiştirmeye çalışanlar, birbiriyle kıyasıya mücadele halinde gibi görünüyor. Ama bürokratik iktidarın elinde tuttuğu “kale ve mevzi”leri ele geçirme kavgası ile, topyekûn sistemi demokratikleştirme çabası farklı şeyler. Ve AKP iktidarının icraatlarına bu yönüyle bakıldığında, şüphe uyandıran işaretler mevcut. 

Meselâ askerin sivil iradeye tâbi kılınamayışı, demokrasimizin en kronik sorunlarından biri. Peki, AKP bu durumu sona erdirmek için ne yaptı? Genelkurmay’ı Millî Savunma Bakanlığına mı bağladı? (...) Şimdiye kadarki darbelerin “yasal” dayanağı olarak gösterilen TSK İç Hizmet Kanununun 35. maddesini mi iptal etti veya değiştirdi? (...)

Şimdiye kadar verdiği işaretler, AKP’nin reform meselesini ilkesel bir zeminde değil, kendi pratik ihtiyaçlarını önceleyen konjonktürel bir temelde yorumladığını gösteriyor. Sair zamanlarda kullanılan “demokrat” söylemlerin, kritik zaman ve konularda yerini hemen “devletçi ve milliyetçi” vurgulara terk edip, asker ve statüko ile aynı dilin kullanılmaya başlanması da, dikkat çeken noktalardan bir diğeri. 

Bu işaretlere bakarak, Kemalizmin eski CHP tarzı yorumuna dayanan statükonun her geçen gün mevzi kaybettiği bir süreçte, 6 okun CHP’de anlamını yitirdiği söylemine sarılan AKP’nin, Kemalizme kendi yorumladığı şekliyle sahip çıkıp, bir anlamda ona dayalı yeni bir “statüko” oluşturmaya çalıştığını düşünmek dahi mümkün.

Oysa Türkiye’nin ihtiyacı, baskıcı sistem ve statükonun demokrasi yönünde dönüştürülmesi. Ezanı özgürlüğüne kavuşturup dinî ve insanî hürriyetlerin önünü açan, din eğitimini geliştiren DP’nin ve bu adımları imkânlar ölçüsünde geliştirerek sürdüren AP-DYP’nin yaptığı, bu idi.

Ele geçirerek değil, sistemi değiştirerek...

Madem bu kadar bekletecektiniz, niye Meclisi sıkboğaz ettiniz? Tek başına bu bile ülkeyi ne gibi yeni keyfîliklerin beklediğinin habercisi.

Amacı “Atatürk anayasasına dönüş” olarak açıklanan bir pakete Atatürkçülük adına, İzmir marşlarıyla karşı çıkılması: Şaşkınlıkta son perde.

Biz Kemalizme ve onu dayatan 12 Eylül anayasasına karşıyız. Son pakete de bu düzene dokunmayıp tersine iyice pekiştirdiği için hayır diyoruz

 

 

Okunma Sayısı: 4820
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    7.2.2017 17:28:46

    (3) İktidardaki siyasal islâmcıların birinci hedefi iktidar idi. Demokratik yollardan iktidara yürürken, pek tabii olarak konjoktür gereği "demokratik"söylemlerde bulunmaları gerekecekti. Meselâ, bugün getirmek istedikleri tek adamlık sistemini, o gün (15 yıl önce) halka deklara etmiş olsalardı, iktidara gelme şansları olur muydu? Elbetteki hayır. Peki bu tavır ve davranışın adını koymak gerekirse ne dememiz icap eder? Bana göre en hafif ifadeyle "takiyye!" Zira AB hedefi, hukukun üstünlüğü, demokrasi gibi iddialarla halktan iktidar yetkisi alan siyasal islâmcı kadronun, 15 yıl sonunda, başlangıçtaki vaatlerini yerine getirnediği gibi tam aksi istikamette bir yola girmekle, halktan demokrasi için aldığı yetkiyi suistimal, halkın desteğini de istirmar etmiştir. Halkı daha fazla oyalamanın da kandırmanın da gereği yoktur. Üç günlük dünya saltanatına değer mi?

  • CESUR ADAM

    7.2.2017 16:39:13

    ANAYASA değişikliği için camilerin kuıllandırılmasına gönlü razı olananın dürüstlüğünden,hakperestliğinden,adalet anlayışından ve dinin ,müslüman mukaddesinin hassasiyetine vakıf oluşundan şüphe ederim.

  • Özcan Erkiş

    7.2.2017 16:36:34

    (2) Yapılmakta olan referandum kampanyasında, bilhassa iktidar cenahınin söylemlerine dikkat ederseniz temel insan hak ve hürriyetlerinden, hukuktan, demokrasiden bahisler yoktur. Slogan seviyesinde içi boş söylemler, halkı birbirine düşürecek ayrıştırıcı ifadeler, itham edici, vatandaşın can ve mal güvenliğıni tehlikeye atacak ifadeler. Meselâ hayır diyecek vatandaşları daha şimdiden "terör yandaşı" "hain" "korkak" ve hatta bir İlâhiyatçının ağzıyla "şeytan"bile ilân ettiler. El insaf!. İşte -izm'ler ve statükoculuk böyle bir şeydir. Ve Cemil Meriç'in dediği gibi :"-izm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleridir!" Bizler ne bedenimize ne de idrâkimize "deli gömleği" giymek istemiyoruz. Adaletin, hürriyetin, meşveretin, hukukun üstünlüğü olan, milletin meclisine istinad eden hür ve demokrat bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz. Varsanız bunun için referandum yapınız lütfen!.

  • Özcan Erkiş

    7.2.2017 16:18:20

    (1) Sayın Güleçyüz, uzun yıllar öncesinden tanıdığımız siyasal islamcıların önceliği, iktidarı ele geçirmekti. Netice ele geçirdiler ve 15 yıldır tek başına iktidardalar. Peki hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir yönetimin hangi aşamasındayız? Uluslararası bütün raporları takip edenler hangi aşamada olduğumuzu utanarak görebilirler. Zaten demokrasiye 1950'de Batı'nın zorlaması ile geçmiş bir ülkeyiz. Bu bile tek başına büyük bir ayıptır. Şimdi de Kemalizm ve statüko "gömlek değiştirmiş" heyula gibi demokrasinin önüne dikilmiş vaziyette. Güya tek sdam sistemiyle Kemalizm ve statükoyu sona erdirecekler. Halbuki kendi -izm'lerini ve statükolarını tesis etmek istiyorlar. Öyle değilse neden "Atatürk anayasalarına dönüş"dediler? Şu an geldiğimiz son noktada iktidarın demokrasi diye bir derdi de niyeti de gayreti de (sanıldığının aksine) yoktur. Kaybedilen zamana yazık....

  • Ali Tam

    7.2.2017 01:41:00

    Kemalizmin dinsizlik noktasinda Komünizm den farki ne? Kemalizm Ingiliz Gladstone Planinin ( Allah, Kur'an ve Peygamber = Islam Dininin düsmanliginin) hayata gecirilme yönetmeligi KHK si degil de nedir? AKP Kemalizme sahip cikiyorsa Müslümanlara Allah sahip cikiyor görelim kim kazanacak.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı