Beş buçuk yıl önce IŞİD diye bir örgüt var mıydı? Ya da Suriye’nin kuzeyinde YPG-PYD gibi kısaltmalarla anılan oluşumlardan söz ediliyor muydu? Veya Özgür Suriye Ordusundan?
TSK’ya bağlı özel kuvvetlerle tankların Suriye sınırını geçerek ÖSO’nun Cerablus operasyonuna verdiği destek, bu konuları yeniden gündemin önüne çekti.
Türkiye’yi Suriye topraklarında ilk defa böyle bir harekâta mecbur eden gelişme, sınırın öte yakasındaki IŞİD ve YPG varlığı ile, bunlar arasında yaşanan çatışmaların bizim için tehdit oluşturması.
Son olarak Gaziantep’i vurup, çoğu çocuk ve kadın 54 can alan IŞİD terörü.
Ve Suriye’nin kuzeyinde, Kuzey Irak’ta olduğu gibi, üstelik doğrudan PKK ile irtibatlı YPG-PYD kontrolünde bir Kürt bölgesinin teşkili yönündeki atraksiyonlar.
Suriye’de bunların dışında, adı bilinen ve bilinmeyen daha yüzlerce, binden fazla örgüt var.
Pentagon’un hayli zaman önce yaptığı bir tesbite göre bunların sayısı 1200’e ulaşıyordu.
Şimdi ne kadar, bilmiyoruz. Bunların hangisinin kontrolünün hangi güç veya güçlerin elinde olduğunu da bilmiyoruz.
Güya Esad’ı devirme hedefiyle kurulup desteklenen Özgür Suriye Ordusunun ise beş buçuk senelik süreçte esamesi bile okunmadı.
Gelinen noktada Ankara kendi politikalarının da katkısıyla oluşan tablonun doğurduğu IŞİD ve YPG gibi tehditlerin zorlamasıyla, Suriye batağına çekilmek isteniyor.
(Son dönemde ısrarla tehdit olarak gördüğü YPG-PYD’ye, Kobani krizi sırasında Kuzey Irak çıkışlı peşmerge desteği için kendi topraklarında bir geçiş koridoru açmış olduğunu da unutmayalım.)
Beş buçuk yıl önce yola çıkılırken, “Arap Baharı”nın Suriye’de de bir iktidar değişimini gerçekleştireceği hesabı yapılarak Şam yönetimiyle köprüler atılıp, Esad’a “Günleri sayılı” diye ömür biçilmişti.
Ne var ki, hesaplar tutmadı. Esad hâlâ yerinde duruyor. Ülkesi ise darmadağın ve perişan.
Yüz binlerce masum insan çatışmalarda can vermiş. Aileler parçalanmış. Milyonlarca kişi yerinden yurdundan olmuş. Yerleşim yerleri harabeye dönmüş. Ve ülke dışarı terör ihraç eder hale gelmiş.
En başta Türkiye olmak üzere...
İç savaş ortamına aktif müdahil olarak girmenin yol açtığı kaygıları dile getirmeyi de “suç” saymak, iyice şirazeden çıkmışlığın son örneği.
Gerçi savaş çığırtkanları anlamaz, ama Yeni Asya’nın “Bu tuzaktan derhal çıkalım” çağrısıyla uzmanların “Operasyon uzamamalı” uyarısı aynı.
1200 farklı grubun birbiriyle ve rejimle savaştığı bir cadı kazanına muharip güç olarak dalmanın riskleri savaş tahrikçilerinin umurunda mı?