28 Şubat’ta, o günleri yaşayanların hafızalarında en çok iz bırakan zulümler başörtüsü yasağı, bu yasağa karşı çıkanlara ve “Deprem ilahî ikazdır” diyenlere açılan 312 davaları ve verilen mahkûmiyet kararları, YAŞ kararlarıyla askeriyeden yapılan yargısız ihraçlardı.
Başörtüsüyle okul ve üniversitelerde okumak ve kamuda çalışmak yasaktı.
Yasağı eleştiren yayın organları TCK 312’deki “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla toplatılıyor ve haklarında davalar açılıyordu. 17 Ağustos depremini “ilahî ikaz” olarak nitelendirenlere de.
Ve bunların başında gelen Yeni Asya’ya birçok dava açılmış, bir ay kapatma cezası verilmiş ve Mehmet Kutlular da tam 276 gün boyunca hapiste tutulmuştu.
YAŞ kararıyla ordudan atılanların belediyelerde istihdamı da engelleniyordu.
RP ve FP’nin AYM kararıyla kapatılması, “irtica” ile suçlanan bazı dernek ve vakıfların üzerine gidilmesi de o dönemdeki haksız uygulamaların diğer örnekleriydi.
O süreçte, devletteki dindar kadroların tasfiyesi için hazırlanan kanun paketleri defalarca Meclis gündemine getirildi, ama her seferinde Yeni Asya’nın başlatıp kitlelere mal ettiği yoğun tepki kampanyaları sayesinde neticeye ulaşamadı.
15 Temmuz sonrasına gelince:
Başörtüsü yasağı her yerde fiilen kalktı; ama 28 Şubat dahil, hiçbir dönemde görülmemiş bir şekilde binlerce başörtülü, yer yer elleri kelepçeli olarak gözaltına alındı, tutuklandı ve hapse konuldu.
Onlarca TV kanalı, radyo, gazete, dergi, yayınevi ve ajans kapatıldı; geçmişteki “yasak yayın” nitelemesi tekrar hortlatıldı; gazete, dergi ve kitap “suç delili” olarak gösterildi; 159 gazeteci tutuklandı.
Aralarında yüksek yargı üyelerinin, hakim ve savcıların, subayların, rektör ve akademisyenlerin, üst düzey bürokratların, öğretmenlerin de bulunduğu 100 bini aşkın kamu görevlisi ihraç edildi; epeycesi tutuklandı.
Terörle hiçbir ilgisi olmayan on binlerce insan “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklanıp cezaevine konuldu.
Sonuç: 15 Temmuz, 28 Şubat’ta bile yapılamayanların, hukuk tamamen askıya alınarak hayata geçirilmesine alet ediliyor.
***
Dualarımız Ramazan hürmetine kalplerin yumuşaması, vicdanların uyanması, haksız yere içeride tutulan masum Nur’ların özgürlüğü için.
AKP’liler, içlerinde en az biri iftiraya uğrayıp aylardır demir parmaklıkların ardında olan ailelerin buruk iftar sofralarına da katılır mı!
Peki, yine AKP’liler kamudan atılıp özelde de kapılar yüzlerine kapanan KHKzedelerin, menüsü ağaç kökü olan iftar sofralarına giderler mi?!!?!