28 Şubat öncesinde, en azından 30 senedir orduda hakimiyeti ele geçirmeye yönelik bir strateji izleyen laikçi-Kemalist-mezhepçi ekibin bu yöndeki çalışmalarından söz ediliyordu.
Ve o dönemde dindar subayların YAŞ kararıyla ordudan ihraç edilmesi, bunları kendi hedefleri için engel gören söz konusu ekibin işi olarak değerlendiriliyordu.
Ülkenin laikçilik eksenli ciddî bir krize sürüklendiği 28 Şubat süreci de irticayı bir numaralı iç tehdit sayan aynı ekibin zorlamalarıyla gündeme getirilmişti.
Başörtüsünü irticanın simgesi olarak görüp yasaklayan, imam hatiplerin orta kısımlarını kapattıran, cemaatleri taciz eden uygulamalar bu ekibin marifetiydi.
Bu zorlamalar toplumda ciddî bir tepki birikimi meydana getirdi. 2002 seçiminde AKP’yi tek başına iktidara taşıyan saikler içinde bu tepkinin önemli yeri vardı.
28 Şubat kaynaklı zorlamalar AKP iktidarının son dönemlerine kadar, yer yer daha da şiddetlenerek devam etti.
Başörtüsü yasağının kademeli şekilde kaldırılması, imam hatiplerin orta kısımlarının açılması, YAŞzedelerin bir kısmının haklarının bir ölçüde telafi edilmesi, dindarlar üzerindeki baskıların hafiflediği görüntüsünün verilmesi ancak son birkaç yılda gerçekleşen gelişmeler oldu.
Ancak bu rahatlamanın henüz hissedilmeye başlanır gibi olduğu bir aşamada ortaya atılan “paralel” kavgası, memleketi tekrar yeni bir gerilimin içine sürükledi.
İki buçuk yılı aşkındır tırmanarak devam eden bu gerilimde, özellikle son dönemde 28 Şubat’ı dahi fersah fersah geride bırakan uygulamalar gündeme geldi.
O dönemde kanun çıkararak yapılmak istenen, olmayınca KHK yoluyla denenip Sezer’den dönen düzenlemelerin şimdi yeni OHAL rejiminde yine KHK formatında hayata geçirileceği ifade ediliyor.
Ve “paralel”le hiç ilgisi olmayan insanlar dahi tasfiye listelerine dahil ediliyor.
1997’nin 28 Şubat MGK’sında alınan “irtica ile mücadele” kararları o dönemde askerler tarafından takip ediliyordu.
Şimdi ise “takip” işi halkın seçtiği Cumhurbaşkanınca üstlenilmiş durumda.
15 Temmuz sonrası iyice hızlanarak.
Ve “paralel”in ötelerine taşınarak.
Şu dönemde medyadaki tüm yayınlar için, sürecin kritik isminin A. Selvi’ye “Anlatılanlar ve roller konusunda ihtiyatlı ol” uyarısı geçerli.
Ortalıkta uçuşan iddiaların tümüne temkin ve ihtiyatla bakılmalı. Algı operasyonu ve manipülasyon tuzaklarına karşı çok dikkatli olunmalı.
Halil Uslu ile birlikte Kasım Ali Güngör ve öncesiyle sonrasında vefat eden bütün hizmet kahramanlarına Fatiha'lar. http://bit.ly/29NvhDW