Cumhuriyet adı altında kurulan tek parti ve tek adam rejiminde istiklal; 27 Mayıs’ta Yassıada; 12 Mart ve 12 Eylül’de sıkıyönetim; yine 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta devlet güvenlik mahkemeleri, konjonktürel hukukun özellikle resmî ideoloji baskısıyla yargıyı nasıl şirazeden çıkardığının örnekleri.
Yargının varlık sebebi olan adaleti sağlamak yerine ne gibi zulümler irtikap edildiğinin de.
Yakın dönemdeki 28 Şubat sürecinde yaşananlardan Yeni Asya olarak muhatap olduklarımızı, yeni çıkan “İttihad’dan Yeni Asya’ya Risale-i Nur’un Medyadaki Dili” kitabımızdaki yazılarda detaylarıyla anlatıyoruz.
Gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular başta olmak üzere Yeni Asya mensupları hakkında DGM’ler tarafından verilen ve Yargıtay’ca onanan mahkûmiyet kararları, hukuk ve adaletin ideolojik saplantılara nasıl kurban edildiğinin talihsiz örnekleriydi.
İpe sapa gelmez gerekçelere dayandırılan bu kararlar askerî vesayet memurlarının her aşamadaki çok sıkı ve yakın takip ve markajıyla aldırılıp onaylatılıyor; savunmalarımız ise hiçbir şekilde dikkate alınmıyordu.
Ama o dönemde bile hâkim, savcı ve avukatların toptan tasfiye edilerek tutuklanması gibi bir hadise söz konusu değildi.
Yargılamaların tutuklu yapılması da.
Bu yönüyle bakıldığında, 20 Temmuz sürecinde yaşananlar, önceki dönemlerin hiçbirinde görülmemiş anormallikler içeriyor. Aralarında yüksek yargı mensuplarının da bulunduğu beş bine yakın hâkim ve savcı ile çok sayıda avukatın derdest edilip içeri tıkıldığı, böylece hâkim güvencesi ve savunma hakkı gibi en temel kuralların da çiğnendiği bir süreç.
Görevdeki savcı ve hâkimlerin, açığa alınma, ihraç edilme, hattâ tutuklanma korkusuyla, inanmadıkları tutuklama kararlarına imza atmak zorunda kaldıkları; ama kimi örneklerde bu imzaya rağmen aynı âkıbete uğramaktan kurtulamadıkları; suçlanan insanların kendilerini savunacak avukat bulamadıkları; astronomik rakamlar konuşulan bir avukatlık “borsa”sının oluştuğu bir olağanüstü hal.
Bu işleyişin ürettiği, benzeri görülmemiş boyut ve yaygınlıkta vahim mağduriyetler.
Bu korkunç enkazın vebali çok ağır.
***
- Devam eden zulümler karşısında asla yılmak, bezmek, boyun eğmek, pes etmek, teslim olmak yok. Müsbet hareket prensibiyle hukuk ve adalet mücadelesine, daha da artan bir kararlılıkla devam. İnanıyoruz ki herşeye rağmen zafer yine hakkın ve haktan ayrılmayanların olacak.
- İttihad buluşmaları ve Mersin kitap fuarı - http://www.yeniasya.com.tr/video/ittihad-bulusmalari-ve-mersin-kitap-fuari_447364