"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

28 Şubat’ı sollayan zulümler

Kâzım GÜLEÇYÜZ
29 Kasım 2017, Çarşamba
Cumhuriyet adı altında kurulan tek parti ve tek adam rejiminde istiklal; 27 Mayıs’ta Yassıada; 12 Mart ve 12 Eylül’de sıkıyönetim; yine 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta devlet güvenlik mahkemeleri, konjonktürel hukukun özellikle resmî ideoloji baskısıyla yargıyı nasıl şirazeden çıkardığının örnekleri.

Yargının varlık sebebi olan adaleti sağlamak yerine ne gibi zulümler irtikap edildiğinin de.

Yakın dönemdeki 28 Şubat sürecinde yaşananlardan Yeni Asya olarak muhatap olduklarımızı, yeni çıkan “İttihad’dan Yeni Asya’ya Risale-i Nur’un Medyadaki Dili” kitabımızdaki yazılarda detaylarıyla anlatıyoruz.

Gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular başta olmak üzere Yeni Asya mensupları hakkında DGM’ler tarafından verilen ve Yargıtay’ca onanan mahkûmiyet kararları, hukuk ve adaletin ideolojik saplantılara nasıl kurban edildiğinin talihsiz örnekleriydi.

İpe sapa gelmez gerekçelere dayandırılan bu kararlar askerî vesayet memurlarının her aşamadaki çok sıkı ve yakın takip ve markajıyla aldırılıp onaylatılıyor; savunmalarımız  ise hiçbir şekilde dikkate alınmıyordu.

Ama o dönemde bile hâkim, savcı ve avukatların toptan tasfiye edilerek tutuklanması gibi bir hadise söz konusu değildi.

Yargılamaların tutuklu yapılması da.

Bu yönüyle bakıldığında, 20 Temmuz sürecinde yaşananlar, önceki dönemlerin hiçbirinde görülmemiş anormallikler içeriyor. Aralarında yüksek yargı mensuplarının da bulunduğu beş bine yakın hâkim ve savcı ile çok sayıda avukatın derdest edilip içeri tıkıldığı, böylece hâkim güvencesi ve savunma hakkı gibi en temel kuralların da çiğnendiği bir süreç.

Görevdeki savcı ve hâkimlerin, açığa alınma, ihraç edilme, hattâ tutuklanma korkusuyla, inanmadıkları tutuklama kararlarına imza atmak zorunda kaldıkları; ama kimi örneklerde bu imzaya rağmen aynı âkıbete uğramaktan kurtulamadıkları; suçlanan insanların kendilerini savunacak avukat bulamadıkları; astronomik rakamlar konuşulan bir avukatlık “borsa”sının oluştuğu bir olağanüstü hal.

Bu işleyişin ürettiği, benzeri görülmemiş boyut ve yaygınlıkta vahim mağduriyetler.

Bu korkunç enkazın vebali çok ağır.

***

- Devam eden zulümler karşısında asla yılmak, bezmek, boyun eğmek, pes etmek, teslim olmak yok. Müsbet hareket prensibiyle hukuk ve adalet mücadelesine, daha da artan bir kararlılıkla devam. İnanıyoruz ki herşeye rağmen zafer yine hakkın ve haktan ayrılmayanların olacak.

- İttihad buluşmaları ve Mersin kitap fuarı - http://www.yeniasya.com.tr/video/ittihad-bulusmalari-ve-mersin-kitap-fuari_447364 

Okunma Sayısı: 9706
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • osman

    30.11.2017 11:53:22

    Elbet bir gün adalet yerini bulur.bu dünyada olassa ahirette bulur

  • Gündüz Alp-2

    29.11.2017 11:50:11

    Dehşetli zulüm ve mağduriyetlere kapı aralayan 15 Temmuz zalimane darbe girişimine "Allah'ın lûtfu" diyerek 20 Temmuz'da başlatılan OHAL darbe rejimi ve KHK'lar ile tam da darbecilerin isteyip de yapamadıkları ve insana "28 Şubat'ta bile..." dedirten sizin ifadenizle "28 Şubat'ı sollayan zulümleri" yapmakta hiç beis görmediler. O vakit bu zulümlü, gayri hukuki ve gayri insani fillerin hakiki ve derinlerde gizli olan sebebini sorgulamak icap etmez mi? 15 Temmuz'un asıl faillerini bulup hak ettikleri cezayı vermek yerine niçin yüz binden ziyade insan zulme maruz bırakılmakta ve mağdur edilmekte ve neyin intikamı alınmaktadır? Bir ambargo tüccarına bile sahip çıkıp "vatandaşımız" diyerek mahkemesini "milli bir dâvâ" haline getiren bir yönetim, kendi hakiki vatandaşlarını ipe sapa gelmez gerekçelerle nasıl mağdur edebilmektedir? TBB "OHAL âdil yargılamaya engel" (Yeni Asya,29.11) demiş. Yalnızca âdil yargılamaya mı? Koskoca demokratik hukuk devletinin temelini zir ü zeber etmiştir.

  • Gündüz Alp

    29.11.2017 11:18:56

    Öncelikle Mevlid-i Şerifinizi tebrik eder; hepimiz için barış, huzur ve saadet vesilesi olmasını dilerim. Cumhuriyetin bidayetinden 15 yıllık siyasal İslamcı iktidarın nihayetine (bugüne kadar kadar) süreçte, iktidarlar değişse bile (zaman, zemin ve konjoktüre göre) hâkim zihniyet hep "resmi ideoloji" olmuştur. Bugün de aynı zihniyet adında "Adâlet" kelimesi bulunan üstelik siyasal İslamcı ideoloji sahibi bir iktidar marifetiyle değişik versiyon, farklı libas ve kamuflaj ile yeniden hortlatılmak istenmektedir. Geldiğimiz noktayı, 28 Şubat ile mukayese eder hâle geldik. Ne kadar ibretâmiz değil mi? Dünün İstiklal Mahkemeleri, Yassada, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Özel Yetkili Mahkemeler.vs.ve bugün OHAL Mahkemeleri. Hepsinin ortak özelliği, hukukun bizzat yargı eliyle hukuksuzluğa âlet edilmesi, adâletin zulme dönüşmesi. "Bu korkunç enkazın" yalnızca "vebali" değil maddi-manevi faturası da bu millete çok ağır olacaktır.

  • g@L!p

    29.11.2017 00:15:04

    "Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz."(Âl-i İmran, 3/139) İnşaallah. ..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı