Dört yıl önceki 12 Haziran 2011 seçiminin ardından yaptığımız ilk değerlendirmede şunları ifade etmişiz:
“Ortaya çıkan Meclis tablosu, dört yıl önceki 22 Temmuz seçiminde oluşan dört partili Meclis yapısının rötuşlu bir devamı niteliğinde. Bu dört partinin şimdiye kadar izledikleri politikalara baktığımızda, yeni dönem için iyimser olabilmek pek mümkün görünmüyor. Tam tersine, siyasetteki kilitlenmenin daha katmerli bir hale geleceğinden endişe etmek için sebepler fazlasıyla mevcut. Dahası, partiler arası gerilimin daha da tırmanacağından kaygı duymak için de.
“İşin gerçeği, 12 Haziran tablosunun, yeni anayasa projesi başta olmak üzere demokratikleşme reformları için kolaylaştırıcı bir nitelik arz ettiğini söylemek şu aşamada zor görünüyor. Yani, siyasette daha sıkıntılı bir sürece giriyoruz.” (Yeni Asya, 14.6.11)
Zaman su gibi akıp gitti ve bir dört yılı daha tamamlamak üzereyiz. İki ay sonra 25. dönem Meclisinde görev yapacak milletvekillerini seçmek üzere sandığa gideceğiz.
Dört yıl önceki seçimde oylarımızla oluşturduğumuz 24. dönem parlamentosu ise son oturumunu yaparak dağıldı. Veda konuşmalarında Meclisin bu dönemde 421 kanun çıkardığı, ama millete verilen yeni anayasa sözünün yine tutulamadığı ifade edildi.
Biz bu Meclisle yeni anayasanın zor olduğu kanaatimizi daha ilk günden yazmamıza rağmen, yine de değiştirilmesi için AKP başta olmak üzere partiler tarafından verilen sözün ısrarlı takipçisi olduk. Mecliste dört partinin katılımıyla oluşturulan anayasa komisyonunun çalışmalarını çok yakından izledik.
Aksama, gecikme ve tıkanmalar için sürekli uyarılarda bulunduk. Ama yine olmadı.
Buna karşılık, torba kanun keyfîliği iyice alışkanlık haline getirildi. Davutoğlu’nun başbakanlık koltuğuna oturmasından sonra “Artık olmayacak” denmesine rağmen, Meclis mesaisini yine torba kanunla tamamladı.
Keza HSYK, MİT, internet ve iç güvenlik... kanunlarıyla, AB sürecinde elde edilen demokratik kazanımlardan geri adımlar atıldı.
24. dönem parlamentosu, iktidarı denetleme işlevini de yerine getiremedi, tam tersine lider güdümünde çalışan bir Meclis oldu.
Risale-i Nur’u devlet tekeline alan kanunu çıkarma ayıbına da yine bu Meclis imza attı.
tweet- Akşam gazetesi, ülkesindeki Nur Talebelerini hapse tıkan Özbekistan diktatörü İslam Kerimov’a destek manşeti atmış. “Yakışır...” mı desek?