Ülkenin üzerine 28 Şubat kâbusunun olanca ağırlığıyla çöktüğü sıkıntılı bir dönemde, müdahalenin dayatmalarına taşeronluk yapmak üzere Ecevit’in başbakanlığında kurdurulan Anasol-M koalisyonunun ikinci ortağı, başında Bahçeli’nin olduğu MHP idi.
Başörtüsü meselesini “erkekçe” çözme vaadiyle girdiği 18 Nisan 1999 seçiminde aldığı oylarla Meclisteki ikinci parti konumuna gelen MHP, bu sözünü başörtüsüyle seçilen milletvekiline Mecliste başını açtırarak “tutmuştu.”
Ve Ecevit’in DSP’si ile, üçüncü ortak olarak Mesut Yılmaz’ın ANAP’ını da almak suretiyle kurdukları koalisyon döneminde 28 Şubat’ın dayatma ve baskıları iyice ayyuka çıktı. Başörtüsü yasağı her tarafa yayıldı. Özellikle seçimden 4 ay sonra meydana gelen 17 Ağustos depreminin ardından zulümler daha da arttı.
Yeni Asya olarak bu baskılara en fazla maruz kalan gazete olduk. DGM savcıları tarafından defalarca toplatıldık. Birçok dava açıldı. Bir ay kapatıldık. Mehmet Kutlular, depremi 28 Şubat zulümleriyle irtibatlandırıp “ilâhî ikaz” olarak yorumladığı için tam 276 gün hapis yattı.
“İrtica” iddiasıyla dindarların üzerine gidildi.
2001 Şubat’ında patlak veren ekonomik kriz de işin tuzu biberi oldu. Fırlayan döviz kurları tüm dengeleri alt üst etti. Hükümet, her alanda iyice ağırlaştırdığı sorunların altında kaldı.
Sonuçta iyice bunalan Bahçeli’nin 2002 Temmuz’unun başında yaptığı “3 Kasım’da seçime gidelim” çağrısı kabul gördü, normal süresinden bir buçuk yıl önce sandık yolu açıldı.
Seçim, o koalisyonun ortakları olan Bahçeli’yi de, Ecevit’i de, Yılmaz’ı da Meclis dışı bıraktı.
16 yıl sonra Bahçeli bir kez daha erken seçim çağrısı yapıyor. Ve ortam, o günden çok farklı değil. Hattâ hukuksuz OHAL uygulamaları, 28 Şubat’ı bile sollamış durumda. On binlerce haksız gözaltı ve tutuklama, yüz binleri aşan keyfî ihraç, milyonları etkileyen mağduriyetler...
Bu dönemdeki Yeni Asya’ya yönelik hukuksuzluklar da saymakla bitmiyor. Risale-i Nur’a bandrol engeli ve devlet tekeli, Kocatepe Camiinde okunan Bediüzzaman Mevlidlerine 28 Şubat’ta getirilen engellemenin bu dönemde de devam ediyor olması, Nur Ener Kılınç’ın 357 günlük tutukluluğu, keyfî resmî ilan kısıtlamaları, basın kartı ve pasaport hakkı gaspları...
Ve ekonomideki kötüye gidiş işaretlerinin her geçen gün daha da artarak devam etmesi.
Tarih bir kez daha tekerrür ediyor gibi.
***
- Erken seçim kararı hayırlı olsun. 24 Haziran, tıpkı 14 Mayıs 1950'de olduğu gibi tarihimize yeni bir “demokrasi zaferi” olarak geçebilir. Yeter ki, OHAL baskılarına, tek taraflı beyin yıkamalara ve algı operasyonlarına papuç bırakmayıp hür irade ve inisiyatifimizi kullanabilelim.
- İzmir Nur hizmetinin isimsiz ve vefakâr kahramanlarından, yarım asırlık Yeni Asya gönüllüsü Hüseyin Görmenoğlu’nun derse gitmeye hazırlanırken vefat haberini aldık. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Mekânı Cennet olsun. Ailesinin ve Nur camiasının başı sağ olsun.