12 Eylül 1980 darbesinin en önemli gerekçe ve dayanak olarak gösterdiği anarşi ve terör olaylarının, gerçekte ülkede bir darbe ortamı oluşturmak ve halkı böyle bir müdahaleye hazırlamak için çıkarıldığı noktasındaki kanaat artık yaygın kabul görmüş halde.
Devrin 2. Ordu Komutanı e. Org. Bedrettin Demirel’in “İhtilâli bir yıl önce yapmalıydık, ama darbe ortamı olgunlaşsın diye beklendi, 5000 kişinin ölümüne bu yüzden seyirci kalındı” itirafı kayıtlarda mevcut.
Seneler önce Milliyet gazetesinin onunla yaptığı röportajın satıraralarında yer alan bu çarpıcı itiraf, o zaman Yeni Nesil adıyla çıkmakta olan Yeni Asya’nın manşetiyle açığa çıkarılarak kamuoyuna mal edildi.
O manşetin çıktığı günün sabahı, o zaman siyasî yasaklı olan merhum Süleyman Demirel telefon edip “İşte gazetecilik bu” diye tebriklerini bildirmişti.
Demirel Köprü’ye verdiği mülâkatlarda da 12 Eylül öncesi terördeki tırmanışın arkaplanına ışık tutan çok önemli açıklamalar yapmış, “anarşiyi durdursun” diye sıkıyönetimin ilan edildiği şehirlerde terör olaylarının daha da arttığını ifade etmişti.
12 Eylül darbesine hedef olan AP kadrosundan dönemin Istanbul Milletvekili Recep Özel’in gazetemizde yayınlanan röportajında da, o zamanki komuta kademesinin terörle mücadelede ipe un seren tavırlarından, bugüne kadar bilinmeyen örnekler aktarılmıştı:
Meselâ “kurtarılmış bölge” Fatsa’daki terörist gruplarla ilgili olarak gereğinin yapılmasını isteyen Başbakan Demirel’e Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in verdiği “Şimdi fındık yaprakları yeşil, anarşistler onların arkasına gizlenir, hele sonbahar gelsin, yapraklar dökülsün, ondan sonra hepsini sürer çıkarız” cevabı.
Keza Sıkıyönetim Koordinasyon Toplantısında Demirel’in “Şehirdeki terör gruplarını tesbit ettiniz mi?” sualine 1. Ordu ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Org. Necdet Üruğ’un “Bilmiyoruz sayın Başbakan” diye karşılık vermesi ve bunun üzerine Demirel’in MİT’e hazırlattığı terör grupları raporunu Üruğ’un önüne fırlatması, ama yine uygulamada değişen birşeyin olmaması.
Veya Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Nurettin Ersin’in, terör olaylarının cereyan ettiği Siverek’e askerî birlik gönderme işini yalan beyanlarla aylarca savsaklaması.
Ve 12 Eylül’den bir gün önce bile Başbakana aynı yalanları yine tekrarlaması...
(Yarın devam edelim.)