Yüz yıl önce unutulmaz bir kahramanlık destanının yazıldığı Çanakkale’ye bir kez gidip de oradaki şehitlikleri, âbideleri, müzeleri, siperleri ve diğer savaş hatıralarını yerinde gören bir insanın etkilenmemesi mümkün değil.
Bir gidişte bütün ziyaretgâhları tamamlamak da imkânsız. Adım başı karşılaşılan işaret levhalarının rehberliğinde, hiçbir eksik bırakmamacasına yapılacak detaylı bir ziyaret için belki de haftalara ihtiyaç var.
Hani “Her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış bir vatan” ifadesini hep kullanırız ya.
Bu sözdeki mananın tecellî ettiği yerlerin başında Çanakkale var. İstiklâl Marşımızdaki “Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” mısraı da aynı mananın bir başka ifadesi değil mi?
Çanakkale’de henüz el değmemiş ve keşfedilmemiş daha nice şehit kabri var; Allah bilir.
Sayılarıyla ilgili rivayet muhtelif. Ancak sayıdan daha önemli olan husus, Anadolu başta olmak üzere İslam coğrafyasının hemen her köşesinden gelen—bazıları 19-20 yaşındaki—yiğitlerin, ortak bir ruh ve heyecanla omuz omuza vererek canları pahasına Çanakkale’yi “geçilmez” kılan o destanı yazmaları değil mi?
Şehitliklerdeki mezar taşlarının üzerinde şehitlerin isim, yaş ve memleketleri yazılı. 19’la başlayan yaşlar, 20’li rakamları geçmiyor. Memleket isimleri ise Anadolu’yu, Kafkasya’yı, Ortadoğu’yu ve Orta Asya’yı içine alan alabildiğine geniş İslam coğrafyasını temsil ediyor.
Anadolu’nun bütün vilâyetlerinin temsil edildiği şehitliklerde, Kerkük, Musul, Kudüs, Hicaz, Kabil, Tiflis, Bakü, Üsküp, Manastır, Saraybosna ve daha birçok İslam beldesinin evlâtları da, şanlı destanı beraberce yazan bir ümmetin asil kahramanları olarak birlikte yatıyorlar.
İşin bir başka dikkat çekici ve duygulandırıcı boyutu ise, özellikle cephede sağlık hizmeti verirken şehit düşenlerin sıralandığı listelerde gayrimüslimlerin isimlerinin de yer alması.
Çok önemli bir diğer nokta: Çanakkale’de subay rütbesiyle şehit olanların çok büyük bir bölümü, üniversitelerden parlak derecelerle mezun olmuş; mesleklerinde son derece başarılı, istikbal vaad eden kabiliyetli gençlerdi.
Bu gençler Çanakkale’den sağ dönebilmiş olsalardı tarihin seyri çok daha farklı olabilirdi.
Osmanlı, genç entelektüel varlığının çok önemli bir kısmını orada kaybetti. Ve bu kayıpların ordu bünyesindeki sonuçları Üstada “yağı alınmış ayran” değerlendirmesini yaptırdı.
Çanakkale destanının 100. yıldönümünde şehitlerimizi Fatiha ve dualarla yad ediyoruz.
tweet- Çanakkale hutbelerinde ve mübarek gecelerde M. Kemal’e zorla dua ettirme dayatmasından vazgeçilmesi doğruydu. Kesinlikle geri adım atılmasın.