HAC, ŞEÂİRDEN, YANİ İSLÂM’IN SEMBOLLERİNDEN VE İŞÂRETLERİNDENDİR. HACI, HAC MİFTAHI İLE KÜLLÎ BİR MERTEBE VE MAKAMIN KAPILARINI AÇAR.
DİZİ: HAC NOTLARI - 1
İBRAHİM GÜNAYDIN
Hac, sabır eğitimi ile yapılan bir ibadettir. Sabah sekizde kalkacak uçak için 6 saat önce Ankara Esenboğa havalimanına geldik. Gerekli işlemlerin yapılması ve sonlanması için sabırla bekledik. Uzun süren işlemlerden sonra 23 Mayıs 2024 günü sabah saat sekizde Medine’ye gitmek üzere hareket ettik.
Cenâb-ı Hak Kur’an’da: “Allah sabredenlerle beraberdir.” buyurmuştur.
Çünkü Allah’ın yardımı, rahmeti, ihsânı sabır ve çile ile elde edilir. Maddî ve manevî terakkîler sabırla gerçekleşir.
Hz. Yûsuf’u, peygamberlik makâmına ve Mısır sultanlığına çıkaran sır, onun çektiği sıkıntılar, sabrı ve takvasıdır. Hac ibadetindeki mertebe ve makam da sabır, takva ve ihlâsla kazanılır.
Hem müfessir, hem de hacla ilgili kitaplar yazan, Diyânet İşleri eski Başkanı âlim Ömer Nasûhi Bilmen, “Ben haccın kitâbını yazdım. Fakat haccın önemini ve hac menâsikini hac yaparken öğrendim.” demiştir.
Bediüzzaman hazretleri de haccın insana büyük mevki ve makamlar kazandırdığını şöyle anlatıyor: “İşte hacda pek kesretli “Allâhü Ekber” denilmesi şu sırdandır. Çünkü, hacc-ı şerif, bilasâle herkes için, bir mertebe-i külliyede bir ubûdiyettir. Nasıl ki bir nefer, bayram gibi bir yevm-i mahsusta ferik dâiresinde, bir ferik gibi pâdişâhın bayramına gider ve lütfuna mazhar olur; öyle de, bir hacı, ne kadar âmî de olsa kat-ı merâtip etmiş bir velî gibi, umum aktâr-ı arzın Rabbi azîmi ünvânıyla Rabbine müteveccihtir. Bir ubûdiyet-i külliye ile müşerreftir.” (Sözler, s.183)
Hac, şeâirden, yani İslâm’ın sembollerinden ve işâretlerindendir. Hacı, hac miftahı ile küllî bir mertebe ve makamın kapılarını açar. Sonuçta hacı, Allah’ın af ve mağfiretine mazhar olur ve anadan doğmuş gibi günahlarından temizlenir. Asansörün yüksek katlara çıkan düğmesine dokunmak gibi, her hac menasiki onu yüce makamlara ulaştırır.
HAZRET-İ İBRAHİM İNSANLARI HAC YAPMAYA ÇAĞIRDI
Hz. İbrâhim, Ebî Kubeys dağına çıktı ve insanlara hac farzını yerine getirmeleri için şöyle nidâ etti: “Ey insanlar! Rabbiniz hac yapmayı ve Kâbe’yi ziyaret etmeyi size farz kıldı. Rabbinizin bu dâvetine icâbet ediniz!”
Hz. İbrâhim bu çağrıyı yaparken, yüzünü doğuya, batıya, kuzeye ve güneye çevirmiştir. İbn-i Abbas’ın rivâyetine göre, Hz.İbrâhim’in bu çağrısına hac yapması mukadder olanlar ana karnından ve baba sulbünden “Lebbeyk Allâhümme lebbeyk” (Allah’ım! Buyur, emret, emrine âmâdeyiz!) diyerek cevap vermişlerdir.
Biz de Hz.İbrâhim’in bu davetine icâbet ederek 23 Mayıs 2024 çarşamba günü Medine havaalanına indiğimizde, Peygamber’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu günkü Ensar komşuları, kafilemizi güller, hurmalar ve zemzemler ikram ederek ve güler yüzle karşıladılar. “Muhakkak ki mü’minler kardeştirler.” âyetinin emrine uyarak bu kardeşliği ve dostluğu gösterdiler.
Hz.İbrâhim aleyhisselâmın yüzünü dört tarafa çevirerek yaptığı hac yapma çağrısına, dünyanın etraf-ı erbaasından insanlar, hac kotası olmasına rağmen Hicaz’a geliyorlar. Mekke ve Medine’ye akın ediyorlar. Ravza-i Mutahhara’ya yöneliyorlar.
Medine’deki Peygamberimiz’in (s.a.v) mescidini tıklım tıklım dolduruyorlar. Câmiin içinde yer kalmadığı gibi, dış alanlarda bile yer bulmak zor oluyor.
Renkleri, ırkları, ülkeleri ve dilleri farklı olan bu insanların hepsi tevhide, duâya, salavâta, ihlâsa, İslâm’a ve ittihad-ı İslâm’a koşuyorlar. Hakka, adâlete, hürriyete, mazlumlara yardıma ve istiğfâra koşuyorlar.
Cenâb-ı Hak Âl-i İmran sûresinin 95 ve 96.âyetlerinde şöyle buyurmuştur: “De ki, Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim’in dinine uyunuz. O müşriklerden değildi. Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidâyet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbed) Mekke’deki Kâbe’dir.”
HACI, SABIR, SIKINTI VE TAKVÂSI İLE GÜNAHLARDAN TEMİZLENİR
Hacı anasından yeni doğmuş gibi olur ve Cenneti kazanır. 24 Mayıs cuma günü Mescid-i Nebevî’de Cuma namazını kıldık. Câmiin içinde ve dışında resmî bir yetkilinin beyânına göre yaklaşık bir milyona yakın kişi namaz kıldı.
Câmiin imam hatibi, minberde okuduğu hutbede âyet ve hadisler okuyup özetle şu konuları anlattı.
Hadisten iktibasla; hacc-ı mebrur sâhibi bir hacının günahlarının affedileceğini ve anasından yeni doğmuş gibi günahsız hâle geleceğini müjdeledi.
Yine hadisten nakille; kimseyi incitmeden, günah işlemeden ve kurallarına uygun olarak yapılan bir haccın mükâfâtının cennet olduğunu müjdeledi.
Yine hadîs-i şeriften nakille; hac yapan kimsenin, hacıya cihad sevabı kazandırdığını anlattı. Hicaza gelen hacıların hadis-i şerife istinâden, “Duyûfullah” yani Allah’ın misafirleri olduğunu söyledi.
Irkları, renkleri, dilleri ve ülkeleri farklı insanların hac yapmak için Kâbe’ye yönelmelerinin, tevhîde ve takvâya işâret ettiğini ve kalpleri birleştirdiğini söyledi.
“Hacının en güzel süsü ve zîneti, onun güzel ahlakıdır. Peygamber ahlâkı ile süslenmektir.” dedi.
İhlâsın ve takvânın önemini anlattı.
İhramlı iken, mübah ve helâl şeyleri terk etmeye alışan hacının, haramları da kolayca terk edebileceğini anlattı.
Sembolik olarak şeytan taşlayan hacının, şeytanın yolundan gitmeyeceğini söyledi.
“İhram bir nevi kefendir. Bu kefen de, ölümü ve ölüm sonrası hayata hazırlıklı olmayı hatırlatır.” dedi.
Zikir, fikir, şükür, duâ, tekbir, tehlil, salavât, amel-i sâlih ve Allâh’ı unutmamanın öneminden bahsetti. İyilik, takvâ ve şükrün ehemmiyetine değindi.
Rabbenâ âtinâ duâsını okudu.
Hutbeyi Nahl sûresinin 90. âyetini okuyup sonlandırdı. Bu âyette Cenâb-ı Hak: “âdâletli olmayı, zulümden uzak durmayı, iyilik ve ihsanda bulunmayı, akrabaya yardım etmeyi emrederken, fuhuş ve zinanın her türlüsünü ve azgınlığı da yasaklıyor ve haram kılıyor.”
Hacda ziyâret edilen mekanlar, en emniyetli ve güvenilir yerlerdir. Buralar İslam’ın şeâiri ve İslam’ın hak oluşunun delilleridir. Orada olanlar huzur, emniyet ve güven içinde olurlar.
“Yoluna gücü yetenlerin, Kâbe’yi haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de inkâr ederse, bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir. Çünkü O Samed’dir ve hiçbir şeye ihtiyaç yoktur.” (Âl-i İmran, 3/97)
“EY NÂS HACCEDİNİZ”
Mali durumu iyi ve Hicaz’a gitme imkânı olan her Müslümana, ömürde bir defa hac yapması farz-ı ayndır. Bir defasında Peygamberimiz (s.a.v), ashabına vaaz ve nasihat ediyordu. Haccın önemini anlattı ve: “Ey nâs! Allâhu Teâlâ üzerinize haccı farz kıldı. Haccediniz.” buyurdu.
Bunun üzerine bir sahabi: “Yâ Resûlallah! Hac her sene mi farz kılındı? diye sordu. Resûlullah bu soruyu men’etmek için sustu. Adam sorusunu üç defa tekrarlayınca Resûlullah (asm) şöyle buyurdu: “Eğer ben bu suâle cevâben “Evet farz kılındı” deseydim, her sene hac size farz olurdu. Ve hiç şüphesiz buna da gücünüz yetmezdi. Ben bir şey teklif etmeyerek sizi kendi hâlinize bıraktıkça siz de bana sual ve müracaat etmeyip beni kendi hâlime bırakınız. Muhakkak ki, sizden evvelki milletler, peygamberlerine çok soru sormaları ve ihtilâfa düşmeleri yüzünden mahv-ü perişan ve helâk oldular. İşte bu yüzden ben, size bir şey emrettiğimde siz bunu gücünüz yettiği kadar yerine getirin, bir şeyden de sizi nehyettiğimde onu terk ediniz!” buyurdu.
Bize çok düşkün ve çok şefkatli Peygamberimiz’in (sav), hac ibâdetinde de bizi düşündüğünü görüyoruz.
Çünkü ömürde bir defa farz olan hac ibâdetini bile nice yol zahmeti ve meşakkatlerle yapıyoruz.
Ziyâret yerleri çok olduğundan pek zahmetli, rahmetli, bereketli ve sevaplı geçiyor. Zahmet oranında rahmet ve sevap vardır. 26 Mayıs 2024 pazar günü Medine’de Hz. Ali Mescidi, Hz. Ebu Bekir mescidi ve Mescidü’l-Ğamâme isimli mescitleri ziyaret ettik.
Mescidü’l-Ğamâme’nin yeri Peygamberimiz zamanında namazgâh idi. Yani bayram namazlarının kılındığı bir alandı.
Peygamberimiz burada bir bayram sabahı, bayram namazı kıldırıyordu. Mübarek yüzü, gözü ve başı güneşten rahatsız olmasın diye, namaz bitene kadar bir bulut gölge yaptı. Daha sonra bu mucizenin hâtırası olarak bu alana bugünkü “Bulut Mescidi” manasında “Mescidü’l-Ğamâme” yapıldı.
Ğamâme, bulut anlamına gelir.
—DEVAM EDECEK—