Doksanına merdiven dayamış bir ihtiyarcık, oturduğu köy evine elektrik ustası çağırır. İhtiyarın evinden bahçesine elektrik çeken usta, kabloyu toprağa gömerken topraklamayı da ihmal etmez.
Usta, topraklama için, yaklaşık sekiz-on senedir köpek yuvasının önünde duran ve her gelip geçenin bir tekme vurduğu bir bakır su kabını kullanır.
Ustanın bakır tası bu işte kullanmasından hazzetmeyen ihtiyarcık, oturduğu yerden şöyle serzeniş eder: “O rahmetli babamın bakır tasıydı…”
“Kör ölür badem gözlü olur” atasözü bu kıssadaki hisseyi veciz bir şekilde karşılıyor.
Pekala, badem gözlünün ölüp de kör olduğu vakî midir? Vakîyse bu körlüğün kime ne faydası olur?
Yazımızın konusu Sinan Ateş cinayeti. Cinayet dosyasında nihayet iddianame düzenlendi. İddianamede olanlar olmayanlar, mobeseler, plakalar… Bu konulara girmeyeceğiz.
Sinan Ateş cinayetiyle ilgili son birkaç haftadır en çok konuşulan konulardan birisi, Sinan Ateş’in “Fetö Komisyonu” vazifesi.
İddiaya göre Ateş, 15 Temmuz sonrası MHP’deki Fetö Komisyonu’nun başındaymış, iki yıl boyunca başvuruları kabul etmiş ve listeleri Bakanlıklar ile OHAL komisyonuna göndermiş.
Bu iddiadan sonra Sinan Ateş haberleri birden dal budak vermeye başladı.
Birileri bu haberleri alıntılayarak, Ateş’in komisyondaki çalışmaları sebebiyle intikam cinayetine kurban gittiğini iddia etti ve “faili başka yerlerde arayın” mesajı verdi.
Birileri ise Sinan Ateş’in kolundaki saatin fiyatı, oturduğu lüks ev gibi konular üzerinden Ateş’in sosyal-ekonomik hayatını ön plana çıkardı.
Bu haberlere sıkça maruz kalan ve kafası karışanlar ise “ölümüne ne kadar çok üzülmüştüm, Sinan Ateş de başkalarından farksızmış” demeye başladı.
Bu yorumlardan anlaşılıyor ki bu haberler maksatlı. Ve birileri, Sinan Ateş’in; geride iki evladını bırakmış mazlum aile babası profiline zarar vermek ve adeta “badem gözlüyü kör etmek” istiyor.
Peki ya Sinan Ateş hakkındaki iddialar doğruysa, o da diğerlerinden farksızsa? Yine bir şey söylemeyelim mi?
Sinan Ateş günahıyla, sevabıyla ahirete göçtü. İyiliklerinin mükafatını alacak, günahlarının da cezasını çekecektir elbette.
Şu çok açık ki bugün birdenbire onun günahlarını(!) ortaya serenlerin maksadı, badem göze parmak sokan failleri gizlemek.
İnsanlara da “su testisi su yolunda kırıldı” dedirterek, kamuoyunun bu meseledeki hassasiyetini bitirmek.
O yüzden bu hassas meseleyle ilgili haberleri okurken, peşin hükümlerden kaçınmalı, iyice tahkik etmeli ve mihenge vurmalıyız.
Adaletin yerini bulduğu günleri görmek nasip olur inşallah…