Ömür dakikalarının çoğunu, Nurlara muhatap olup, oradaki hak ve hakikatlere aşina olarak geçiren, o güzide hizmet erleriyle haşır neşir olmanın manevi huzurunu ve mutluluğunu yaşayan bu fani de emsalleri gibi artık hayatının kışını yaşıyor.
İlerlemiş yaşına rağmen, elden geldiği kadar zor da olsa o samimi can yoldaşlarından ayrı düşüp yanlış yollara sapmamak için, haftalık sohbetlere ve derslere mutlaka katılmaya gayret ediyor.
Umumi derslere mutlaka katılmak için, o günün sabahından itibaren, sohbete mani olabilecek bütün işlerini önceden yapar, bu şekilde hazır bir şekilde ders saatini bekler.
Öyle ki ders akşamlarını göz önünde bulundurarak, davetli olsa dahi böyle davetlere icabet etmediği gibi; istisnaların dışında, elden geldiği kadar, mazeretini arz etmek suretiyle uygun bir üslup ile, çoğu zaman misafir de kabul etmez.
Çok ağır ve hayati hastalıklar dışında, bazen yakalandığı, tahammülü mümkün olan hastalıklarda dahi ibadetlerini ve şahsi okumalarını terk etmediği gibi, umumi derslere de gücünün yettiği kadar mutlaka katılmanın gayretindedir, ömrünün son demlerini yaşayan bu adam.
Dinlenmek niyetiyle de olsa, keyfî olarak gezmek, tatil yapmak gibi bir alışkanlığı da yok. Senelerdir artık alışkanlık haline getirdiği günlük ibadetlerini ve şahsi okumalarını eksiksiz yapabilmesi için ziyaretlerini dahi ertelediği zamanlar oluyor.
Gidilmesi zaruri olan dost-akraba ziyaretlerinde dahi, günlük Risale-i Nur, Kur’an ve Cevşen gibi okumalarını aksatmadan yapmaya çalışır.
Günlük ne kadar kitap okuduğu şeklindeki sualimize cevap vermek istememesindeki suskunluğuna karşı hemen her gün kırk sayfa Risale-i Nur, bir cüz Kur’an-ı Kerim, yaklaşık altmış sayfa Büyük ve Küçük Cevşen ve gazete okumaları var.
Toplumda okumama hastalığının yaygın olduğu günümüzde, takdire şayan okuma alışkanlığını nasıl kazandığını sorduğumuzda; bu işin elbette kolay olmadığını beyan ettikten sonra, “İstirahatinizden feragat ederek, zamanınızı israf etmeden bu gibi okumaların başlı başına dünyevi ve uhrevi hayatımız için önemli birer ibadet olduğunun şuuru ile hareket ettiğiniz zaman şevkle böyle bir okuma alışkanlığına devam ediyorsunuz” diye ifade ediyor.
“Bu gibi çok okumalar zamanla bir yorgunluk, bıkkınlık vermiyor mu?” sualimize de, tam tersine, değil usanç veya yorgunluk; okudukça Üstad’ın ifade ettiği gibi kalbinde ve ruhunda bir huzur ve ferah hissettiğini, kısaca sıkıntılardan ve stresten uzak bir hayat yaşadığını ifade ediyor bu adam.