-Görüşmeyeli epeyce oldu. Müsait isen şurada oturup hem çaylarımızı içelim; hem de sohbet edip hasret giderelim.
-Hayhay... Özledik... Olabilir...
-Dindar oldukları için başından beri destek vererek taraftar olduğunuz bu iktidar döneminde yaşanmakta olan ahlaki aşınmaya, manevi savrulmalara ne diyorsunuz? Biliyorsunuz her gün namaz kılanların sayısı düşüyor... Ne diyorsunuz bu gidişata?
-Doğrusu manevi alandaki bu gidişatı ben de iyi görmüyorum. Ama bunun sebeplerini de çözebilmiş değilim. Öyle ya, bir tarafta dindar diye zannettiğimiz bir iktidar, beri tarafta da toplumda yaşanan manevi erozyona ilave olarak dinî değerlerden uzaklaşmalar... Çözmek zor...”
-İşte yıllar önceden Üstad Bediüzzaman’ın söylediği, bir elinde siyaset topuzunu diğer eliyle nur-u Kur’ân’ı tutanların hakkıyla dine hizmet edemeyeceği hakikatini yaşıyoruz. Bu tehlikeli gidişat öyle kolayca tepeden emirlerle, yukarıdan aşağıya usullerle düzelmiyor, toplum dindarlaşmıyor değil mi?
-Maalesef durum onu gösteriyor. Üstad doğru söylemiş.
-Üstad hep doğruları söylüyor. Başta biz Nur talebeleri, sonra her meslekten insanlar onun mesajlarına kulak verseler bugün ülkemizin, hatta bütün dünyanın maruz kaldığı sıkıntıların hiçbiri yaşanmaz. Mesela ülkelerin yönetimiyle ilgili olarak onun: “Riyaset-i şahsiyenin katiyyen aleyhindeyim.” şeklindeki ifadesini, bizi idare edenler alıp, parlamenter sistemi tercih etselerdi, bugün çekmekte olduğumuz sıkıntıları belki de çekmezdik.
-Üstadın, “Riyaset-i şahsiyenin katiyyen aleyhindeyim.” ifadesini ilk defa duyuyorum.
-Üstadın Eski Said Dönemi eserlerini okumuyor musunuz?
-Onları pek okumuyoruz... Daha çok imanî mevzuları okuyoruz.
-Niye okumuyorsunuz?
-Onlar, Üstad’ın eskiden, gençliğinde yazdığı eserler olduğu için, siyasete temas ettikleri için, biz de siyasete bakmadığımız için.
-Üstad’ın, “Risale-i Nur’un her bir kitabı bir Said’dir.”, “Her birinin, kendi makamında riyaseti var.” şeklindeki ifadelerinden herhalde haberiniz vardır. Dolayısıyla eski-yeni ayırımına girmeden hepsine ihtiyacımız var değil mi? Mevcut iktidarı destekliyorsunuz. Sizin yaptığınız siyaset değil mi yani?
-Biz siyaset için değil, bunlar dindar oldukları için destek veriyoruz.
-Peki Üstadın, “(…) siyasetçi, ekserce tam müttakî dindar olamaz. Tam ve hakiki dindar müttakî olanlar, siyasetçi olmazlar” şeklindeki tespitine ne diyorsunuz?
-Doğrusu Üstad’ın bu beyanlarını da yeni duyuyorum.
-Üstad’ın teşhisine göre salâhat ayrıdır, maharet ayrıdır. Ülke idaresinde geçerli olan salâhat değil; maharettir. Dolayısıyla ülkenin idaresine talip olan siyasilerde bazı kabiliyetlerin bulunması lazım. Ülkemizin düşürüldüğü bu savrulmaya, bu sefalete, yoksulluğa rağmen bunlarda ülkeyi bu kötü gidişattan çekip çıkaracak bir kabiliyet, bir maharet görüyor musunuz?
-Öyle kabiliyetleri olsun diye istiyoruz, bekleyeceğiz.