Dindar(!) kimliğiyle bilinen bu iktidar döneminde toplumda ateist ve deist sayısının arttığı ifade ediliyor.
Yine bu dönemde artan kumar, alkol, uyuşturucu alışkanlıkları; başta çocuk yaştaki gençlerimiz olmak üzere herkesi tehdit ediyor.
Dindar olduklarını ima eden bu siyasiler döneminde, toplumdaki karşılıklı güvenin, itimadın yerini aldatmalar, yalanlar, güvensizlikler ve itimatsızlıklar almış maalesef.
İlânihaye makam-mevkilerini muhafaza edebilmek için muhaliflerine yönelik istimal ettikleri tahrik ve tahkir edici dillerinden etkilenen ‘toplumun kahir ekseriyetinin de, şiddete meylettikleri de bilinen gerçeklerdir.
Yine bu dönemde aile kurumunda süregelen huzursuzluklar, kavgalar ve boşanmalarla sonuçlanan aile yıkımları var.
Düne kadar dinî değerlere ve dindarlara olan itimat, deyim yerinde ise zirvede iken; bu iktidarın dinî değerler üzerinden siyaset yapmayı alışkanlık haline getirmesinin sonucunda yapılan anketlere göre (Rakamlar, Ip sos araştırma şirketi tarafından yaptırılan anket neticelerine göredir) çıkan tablo şöyle: Diyanete güven: %35.4’a düşmüş vaziyette.
Yine iktidar yetkililerinin hemen her fırsatta kendilerini dindar olarak lanse ederken, diğer yandan da uyguladıkları hak-hukuk tanımaz icraatlar ile milletin kahir ekseriyetini dinden soğutmuş olmalılar ki, yapılan bir araştırmada, vatandaşlara sorulan din konulu sorular çoğunlukla olumsuz cevaplar alıyor.
Evet, düne kadar toplumun kahir ekseriyetinin, başta hacı-hocalara ve namazında-ibadetinde-taatında olan samimi dindarlara olan saygısı, sevgisi, güveni ve itimadı oldukça yüksek oranlarda iken; iktidarın dinî değerleri kullanmasına ilave olarak, toplumda temayüz etmiş, dindar olarak bilinen birçok insanı siyasi arenasına dâhil etmenin sonucu olarak, bu samimi ve dindar insanlara olan itimat ve güven de maalesef zedelenmiş oldu.
Yine dinî cemaatleri kastederek: “Biz varsak siz de varsınız.” tehditleriyle ve sundukları makam-mevkilerle ve maddi imkanlarla çoğu cemaati kendilerine tâbi etmelerinin sonucu olarak, dinî cemaatlerin bu iktidar dönemindeki tablosu maalesef şöyle:
Güvenenlerin oranı, %13,9.
Güvenmeyenlerin oranı, %59,5.
Bir taraftan bazı cemaatlere devletin bazı makam-mevkilerini ve maddi imkanlarını sunmak suretiyle kendilerine taraftar etmelerini sağlarken; kendilerine taraftar olmayan ya da muhalif gördükleri dinî cemaatlere de üvey evlat muamelesi yapmakta ısrar ettiler. Böylece millet nezdindeki güven ve itibarın zedelenmelerine sebep oldular.
Görüldüğü gibi, tam dindar görerek, dine ve dindarlara hizmet ederler zannıyla uzunca bir zamandan bugüne kadar dualarda bulunarak tam destek verdikleri iktidarın uyguladığı tek adam rejimiyle hem maddi hem manevi alanda ülkeyi ne hâle soktuğu ayan beyan ortada.
Bu tehlikeli gidişata rağmen; gözlerini, kulaklarını kapatarak, bu iktidarın, ülkemizi, sürüklediği bu sıkıntılardan, kaostan çıkaracaklarını bekleyenler varsa onlara da söyleyecek bir sözümüz olamaz.