Herkes; yalnız ve yalnız kendi aslî vazifeleriyle iştigal etseler; başkalarının hizmet alanlarına girmeden yalnız sorumlu oldukları işlere odaklansalar hem kendileri kazançlı çıkarlar; hem de ülkemiz ve milletimiz rahat eder.
Ülke olarak yaşamakta olduğumuz huzursuzlukların, çatışmaların önemli bir sebebi de bizce, gerek siyasilerin, gerek dinî cemaatlerin sorumlu oldukları vazifelerinin dışında, birbirlerinin hizmet alanlarına girerek boş işlerle iştigal etmeleridir.
Mesela öncelikle siyasiler ellerini, dine hizmet etmek için yola çıkan cemaatlerin içinden çekebilseler... Onlardan rey devşirmek için, devletin onların hak etmediği bazı maddi imkanlarını önlerine sermeseler... Liyakate bakmadan bazı makam-mevkileri dağıtmasalar... Bütün cemaatlere eşit mesafede durup, aralarına fitne ve ihtilaf sokmaktan şiddetle kaçınabilseler... İnanın hem siyasi partiler rahat eder, hem dinî cemaatler gerektiği şekilde, huzur içinde, dine hizmet vazifesini yerine getirmiş olurlar.
Siyasilerin siyaset ile iştigal etmeleri ne derece önemli ise, dinî cemaatlerin de din-i mübine hizmete önem vermelidirler. Fiilî siyasetten elden geldiği kadar uzak durmalılar.
Her türlü gayr-ı meşruluklara, yalanlara, aldatmalara açık olan siyaset alanlarına giren cemaatlerin birçoğu; orada oynanan ayak oyunlarını, adaletsizlikleri ve zulümleri fark edemezler. “Dine hizmet edeceğiz.” diye, işlenen cinayetlere, zulümlere bilmeden ortak olmak gibi ağır bir vebalin altına girebilirler.
Bilinmelidir ki başa gelmek için dinî değerleri dahi siyasetlerine alet etmekten çekinmeyen siyasiler, cemaatleri de bir yönü ile siyasetlerine alet etmekten çekinmezler. Böyle durumlar hem dinî cemaatlere, hem de, daha da önemlisi dinî değerlere büyük bir zarardır.
Dine hizmet gibi önemli ve paha biçilmez hizmetler tamamen karşılıksız, yalnız ve yalnız rıza-ı İlâhî için yapılır. Herhangi bir dünyevi menfaat veya makam-mevki elde etmek için yapılan hizmetler, bir yönü ile dinî değerleri ve hizmetleri dünyevi menfaatlere alet etmek manasına gelir ki bu çeşit hizmetlerin faydadan ziyade manevi zararı vardır. Bu yönü ile, siyasilerin teklif edecekleri makam-mevkilerden veya maddi imkanlardan cemaatler uzak durmalıdır.
Siyasiler kendilerine kayıtsız destek vermek şartıyla devletin kapılarını cemaatlere açarlar. Bu noktada, tamamen siyasilerin güdümüne girip, onların işledikleri yanlışlara ve hatalara da sessiz kalıp taraftar olmak gibi, durumlarla karşı karşıya kalmak ihtimali vardır ki, maalesef farkında olmadan bu gibi tuzaklara düşülüyor.
Uzaklara gitmeye gerek yok. Bir zamanlar mevcut iktidarla haşir neşir olanların daha sonra suçlu-suçsuz ayırımı yapılmadan âdeta linç edildiğine hep şahit olduk.
Yaşanan bu acı olaydan ibret alıp ders çıkarmayan ve hâlen siyaset yoluyla güya dine hizmet edebilecekleri zehabına kapılarak siyasilerle haşır neşir olanlara ne demeli?
Malum hadiselerden dinî değerler zarar gördü. Siyasiler hiçbir hata olmamış gibi “Aldanmışız” mealinde şeyler söyleyerek işin içinden çıktılar.