"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zalimin yanında durma!

Faruk ÇAKIR
11 Mart 2025, Salı
Bu defa da Kudüs’ten gelen bir haberi ‘güzel haber’ olarak görüp yeniden hatırlatmakta fayda var.

Çünkü Kudüs Rum Ortodoks Patrikhanesi Sebastia Başpiskoposu Atallah Hanna, alnına ‘haç işareti’ çizerek kamuoyunun karşısına çıkan ve bir bakıma “İsrail’den daha İsrailci” tavrı takınan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’yu ciddî ve temelden eleştirmiş. 

Başpiskopos Hanna, sosyal medya hesabından Rubio’nun fotoğrafını paylaşarak yaptığı açıklamada, Filistinlileri hedef alan saldırıları göz önüne alındığında ABD yönetiminin İsrail’e yönelik desteğinin Hıristiyan öğretileriyle çeliştiğini belirtmiş. Hanna, ABD’nin İsrail’e sınırsız desteğine de işaret ederek, “Gerçek bir Hıristiyan, halklara şiddet ve baskı uygulayan zalimlerin yanında değil; mazlumların, acı çekenlerin, işkence görenlerin yanında yer almalıdır” ifadesini kullanmış. (aa.com.tr, 7 Mart 2025)

Başpiskopos Hanna açıklamasında şunu da ilâve etmiş: “Haçla gurur duyan ve Hıristiyanlığını duyuran herkes, Filistin halkına karşı tarihî bir zulmün yaşandığını kabul etmelidir. Filistinlilerin hak ettikleri özgürlük ve barışa kavuşmaları için bu zulmün sona ermesi gerekiyor.”

Kudüs Rum Ortodoks Patrikhanesi Sebastia Başpiskoposu Atallah Hanna’nın bu sözleri, Risale-i Nur’daki şu ölçüye göre hareket etmemiz gerektiğini göstermez mi?: “Hadis-i sahihle, âhirzamanda İsevîlerin hakikî dindarları ehl-i Kur’ân ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi; şu zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat, değil yalnız dindaşı, meslektaşı, kardeşi olanlarla samimî ittifak etmek, belki Hıristiyanların hakikî dindar ruhanîleriyle dahi, medar-ı ihtilâf noktaları muvakkaten medar-ı münakaşa ve niza etmeyerek, müşterek düşmanları olan mütecaviz dinsizlere karşı ittifaka muhtaçtırlar.” (Lem’alar, Yirminci Lem’a, Hâşiye, s. 264)

Kendisini “dünyanın jandarması” olarak gören ABD’nin dışişleri bakanına karşı; hem de İsrail’de ikamet ederek böyle seslenmek cesurca bir tavır değil mi? Hem de İslâmî bir tavır olan “hak ve adalet”i hatırlatmış olması ayrıca önemli değil mi? 

“Halklara şiddet ve baskı uygulayan zalimlerin yanında değil; mazlumların, acı çekenlerin, işkence görenlerin yanında yer al”ın çağrısı kişilerden ve devirlerden bağımsız olarak herkes ve her zaman için geçerli bir çağrı değil mi?

Bu çağrılar artmalı, bu çağrıları dile getirenler el ele vermeli ki dünya huzura ve sükûna kavuşsun. Her zaman ifade edildiği üzere “insanlık, fıtrat ve insaniyet” galip gelecek; dünyayı kavuran haksızlığı, zulmü, hukuksuzluğu yenecek ve yenmeye de başladı gibi görünüyor inşallah.

Okunma Sayısı: 1710
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    11.3.2025 08:57:38

    İnşaallah inşaallah.ABD'li bir genç kız da canilere karşı masumları korumak için bedenini etten kale gibi öne koymuş,cani,katil ve terörist devletin tanklarınca ezilerek katledilmişti. Mesel şu kiiii bizlerde bir müslüman olarak yüce rabbimizin emrettiği şekilde zalimlere,münafıklara ve din düşmanlarına karşı duruşumuzu merdane ortaya koymaktır.

  • S.topuz

    11.3.2025 08:09:17

    ..."İşte böyle bir sırada, o cere-yan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan hakikî İsevîlik dini zuhur ede-cek, yani rahmet-i İlahiyenin semasından nüzul edecek; hal-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıy-rılacak, hakaik-i İslâmiye ile birleşecek; manen Hristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılab ede-cektir. Ve Kur'ana iktida ede-rek, o İsevîlik şahs-ı manevîsi tâbi' ve İslâmiyet metbu' ma-kamında kalacak; din-i hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktır. Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâ-miyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken; âlem-i semavatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselâm, o din-i hak ce-reyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i Külli Şey'in va'dine istinad e-derek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır,"... Bediüzzaman, Mektubat - 57

  • S.topuz

    11.3.2025 08:07:53

    ..."Tabiiyyun, maddiyyun felsefesinden tevellüd eden bir cereyan-ı Nemrudane, gittikçe âhirzamanda felsefe-i maddiye vasıtasıyla intişar ederek kuvvet bulup, uluhiyeti inkâr edecek bir dereceye gelir. Nasıl bir padişahı tanımayan ve ordudaki zabitan ve efrad onun askerleri olduğunu kabul etmeyen vahşi bir adam, herkese, her askere bir nevi padişahlık ve bir gûna hâkimiyet verir. Öyle de: Allah'ı inkâr eden o cereyan efradları, birer küçük Nemrud hükmünde nefislerine birer rububiyet verir. Ve onların başına geçen en büyükleri, ispirtizma ve manyetizmanın hâdisatı nev'inden müdhiş hârikalara mazhar olan Deccal ise; daha ileri gidip, cebbarane surî hükûmetini bir nevi rububiyet tasavvur edip uluhiyetini ilân eder. Bir sineğe mağlub olan ve bir sineğin kanadını bile icad edemeyen âciz bir insanın uluhiyet dava etmesi, ne derece ahmakçasına bir mas-karalık olduğu malûmdur." Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat - 56

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı