"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yolsuzluk derdi

Faruk ÇAKIR
04 Mart 2016, Cuma
Yolsuzluk ve usûlsüzlüklerin hüküm sürdüğü ülkelerin ilerlemesi ve kalkınması mümkün değil.

Yolsuzlukla ilgili tartışmalar Türkiye’nin yanı sıra başka ülkelerin de gündemini meşgul eden bu tartışma, İslâm dünyasının da dertleri arasında yer alıyor.

“Müslüman ülke” ya da idarecilerin yolsuzlukla hatırlanması elbette en başta İslam’a ve dolayısıyla Müslümanlara darbedir. Keşke hiçbir Müslüman fert ve yolsuzluk tuzağına düşmese...

Temenni ve duâmız bu olmakla birlikte, yaşanan hadiseler çirkin tuzağa düşenlerin olduğunu gösteriyor. Bu noktada Fas [devletinin] Yolsuzlukla Mücadele Merkezi Kurulu Başkanı Abdusselam Ebu Dirar’ın tesbitleri can yakıcı: ‘Arap ülkelerinde ekonomik büyümenin önündeki en büyük engelin, yolsuzluk, rüşvet, vergi kaçırma ve siyasî nüfuzun suistimali’ olduğunu söylemiş. (AA, 29 Şubat 2016)

Bu tespitler Fas devleti için yapılmış, ama başka ‘İslâm ülkeleri’nin ismi de aynı dertten muzdarip olduğu söylenebilir. Ebu Dirar, yaptığı açıklamada, “Bazı Arap ülkelerinde yolsuzlukla mücadelede hukukî altyapının zayıf olması dolayısıyla yolsuzluklar kurumlar içinde yaygın hale geldi. Arap ülkeleri, elde ettikleri ekonomik gelişmeyi yolsuzluk, rüşvet, vergi kaçırma ve siyasî nüfuzun suiistimali sebebiyle kaybediyor. Arap ülkelerindeki yolsuzluk, sosyal kalkınmayı ve ekonomik büyümeyi sınırlıyor. Malî kaynaklar, yatırıma veya sosyal harcamalara değil, şahısların maslahatına harcanıyor ve bu durum gelir adaletini bozuyor” değerlendirmesinde bulunmuş. 

Fas’taki yolsuzluğun, gayrisafi millî hasılaya oranla resmî rakamlara göre, yüzde 1 ile 3 arasında olduğunu ve yılda yaklaşık 4,1 milyar dolar vergi kaçırıldığına işaret eden Ebu Dirar, ülkesindeki yolsuzlukla mücadele kanunlarının henüz uluslararası standartlarda olmadığını ve yolsuzluğun engellenmesi için bu minvaldeki kanun tatbikinin şart olduğunu da hatırlatmış.

Bu sıkıntılar çok sayıda İslâm ülkesinin derdi. En can yakıcı tespit de, “Arap ülkeleri, elde ettikleri ekonomik gelişmeyi yolsuzluk (...) ve siyasî nüfuzun suiistimali dolayısıyla kaybediyor. Arap ülkelerindeki yolsuzluk, sosyal kalkınmayı ve ekonomik büyümeyi sınırlıyor. Malî kaynaklar, yatırıma veya sosyal harcamalara değil, şahısların maslahatına harcanıyor ve bu durum gelir adaletini bozuyor” şeklinde olanıdır. 

Mağlûp olan askere komutanın ‘sebep’leri sorulduğunda, “Komutanım, barut yoktu” diye başlaması ve komutanın da cevaben; “Tamam, başka bahane sayma” demesine benziyor. Siyasî nüfuzun kötüye kullanılması ve malî kaynakların ‘şahıs’ları keyfine göre harcanmasının izahı olabilir mi? Bu fenalıkların yaşandığı bir ülkenin adı ne olursa olsun, felâha, zenginliğe ve huzura kavuşabilir mi?

İslâm ülkeleri bu hastalığı görmeli ve mutlak surette çareler bulmalıdır. İnançlarınıza göre her işin başı hak, hukuk ve adalet olduğuna göre yolsuzluk ve usûlsüzlük nasıl oyup da cemiyetin içine girmiş? Sosyal hayatımızı mahveden bu ‘düşman’ları kovmak mecburiyetindeyiz. Hep birlikte bunu yapabiliriz ve yapmalıyız. “Güvenilir Muhammed’e [asm]” ümmet olmanın başka yolu var mı ki?

Okunma Sayısı: 1935
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı