"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yıl yeni, terör eski maalesef

Faruk ÇAKIR
02 Ocak 2017, Pazartesi
2017’nin ilk saatlerinde İstanbul’da meydana gelen korkunç ve çirkin terör saldırısıyla yıllar bitse de terör belâsının bitmediğini gördük.

Yetkililerin açıklamalarına göre Ortaköy’deki Reina eğlence merkezine saldıran bir terörist rastgele etrafa ateş açıyor ve 39 kişinin ölmesine, 60 kişinin de yaralanmasına sebep oluyor.

Bu ve benzeri terör saldırıları her türlü kınamayı hak ediyor ve kınıyoruz. Ancak Türkiye’yi idare edenlerin kınamanın ötesinde yapması gereken işler olsa gerek.

2016’nın son günü yazdığımız ve 2017’nin ilk günü yayınlanan yazımızda “Keşke yılların bitmesiyle birlikte dertlerimiz de bitmiş olsaydı” temennisinde bulunmuştuk. (Yeni Asya, 1 Ocak 2017) Ne yazık ki dertler devam ediyor. Yani yıl yeni, ama terör eski maalesef. Biz diye de duâya sarılalım: “Allah’ım! Milletimizi, memleketimizi, insanlığı her türlü terör ve musîbetten koru. Amin.”

Terör belâsı ve musîbeti devam ettiğine göre çareleri tekrarlamakta fayda var: En başta terörle mücadelenin çok çetin, çok zor, zor meşakkatli, çok tecrübe isteyen ve maliyetli olduğunu bilmek lâzım. Sonrasında terör örgütlerine doğru teşhis koymak da gerekir. Ve hissiyatla değil, akılla hareket etmek şart. 

Teröristlerin bir isteği de, idarecileri akılla değil de heyecan ve hislerle hareket etmeye zorlamaktır. Akıl yerine his ve heyecan hükmederse isabetli adımlar atılamaz. Hislerle hareket edip sert beyanlar vermek fayda vermiyor. Çirkin saldırılar sonrasında sosyal medyada görüş beyan eden bazı insanlar ‘asalım, keselim, yakalım, yıkalım’ diyor. Çare değil ki! Zaten öyle hareket etmek çare olsaydı terör bu noktalara gelemezdi.

Elbette terörle mücadeleyi uzmanlar, idareciler ve kısaca yetkililer yapacak. Onlara düşen, dünya bu ve benzeri terörle nasıl mücadele ediyorsa onlar gibi yapmak. Yeniden keşiflere ihtiyaç yok.

Çok daha önemli olan terör hadiselerinin meydana gelmeden önce önlenebilmesidir. Bombalar patlayıp canlar gittikten sonra teröristlerin ortadan kaldırılması kalıcı çare değil. Önceden tedbir almak icap eder.

Deniliyor ki düşman ülkeler Türkiye’nin rahatını ve huzurunu istemiyor. Doğrudur. Bazı uzmanların da dikkat çektiği üzere dünyada birden çok devlet olduğu müddetçe ‘düşman’lar da olacak. Mesele buna rağmen tedbir alabilmektir. Dünya ülkelerinin bize karşı var olan düşmanlıklarını sona erdirmesini bekleyecek halimiz yok. 

Elbette düşmanlıkları dostluklara çevirmek ya da düşmanlık nispetini azaltmak kısmen mümkündür. Akıllı diplomasi ile bu yolda ilerlemek tercih edilmeli. “Dünya bize düşman” diyerek diz dövmek yerine, var olan dostları ve dostlukları çoğaltmak daha iyi olur.

Akılla hareket etmekten başka çıkar yol görünmüyor. Öfke, hem içeride hem de dışarıda problem üretme istidadı gösteriyor.

Terörle mücadele çok zordur, ama imkânsız değildir. Türkiye bu tabloyu hak etmiyor. Maddî ve manevî her türlü imkân seferber edilmeli ve terör bataklıkları kurutulmalı. 

Duâyla noktalayalım: 

Ey Rabbimiz! Milletimizi, memleketimizi, insanlığı fenaların şerrinden koru. Âmin.

Okunma Sayısı: 3179
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    2.1.2017 15:23:45

    (3) Dünyanın hemen her yerinde (az çok) anarşi ve terör vardır. Fakat az gelişmiş yahut gelişmemiş ülkeler ile siyasî anlamda istikrarsız, ekonomik mânâda güvensiz, demokrasi,adalet, hürriyet ve hukukun üstünlüğü gibi hususların tam uygulanmadığı ülkelerin bunlara ilaveten bahsini ettiğimiz cehalet, fakr-u zaruret ve ihtilaf düşmanını da bertaraf edememişse, anarşi ve terör belâsına daha fazla maruz kalıyorlar. Bu sebeple "düşman ülkeler"demeden önce ülkemize düşmanlık edecek bir zemin, toplumsal ortam ve bataklık oluşturmamanın çarelerini hayata hâkim kılmalıyız. Zira anarşi ve terör netice olup bunun sebepleri vardır. Öncelikli çalışma, terörle mücadele ederken, sebepleri ortadan kaldırmak olmalıdır.

  • Özcan Erkiş

    2.1.2017 15:05:37

    (2) Bediüzzaman Hz.nin bir asır öncesinden haber verip uyardığı üç düşman olan; cehalet, fakr-u zaruret ve ihtilafın kol gezdiği Ortadoğu coğrafyasında birbiri ardına türlü isim ve ünvanlarla ortaya çıkan (çoğu dış destekli) terör örgütleri, hep şu üç düşmanın ittifak halinde bu ülkelerde hüküm fermâ olmasıyla cinayetlerini işliyorlar. Otuz küsur senedir PKK ve türevi terör örgütleriyle mücadele eden Türkiye, son birkaç yıldır hariçteki IŞİD ve türevi terör örgütleriyle de ciddi anlamda mücadele etmektedir. İşte böyle bir tablo karşısında, başta hükûmet olmak üzere her seviyedeki siyasilerin ve yetkililerin, eylem ve söylemlerinde çok dikkatli ve hassas olmaları iktiza eder. Ki anarşi ve terörün istediği toplumsal zemin oluşmasın. Özellikle toplumun kutuplaşmasını netice verecek beyanlardan katiyen uzak durulmalıdır.

  • Özcan Erkiş

    2.1.2017 14:42:15

    Anarşi ve terör belâsını başımıza saran "düşman ülkeler" yahut onların içimizdeki piyonları vardır ve olacaktır. Madem hakikat budur, işbaşındaki hükûmetlerin de dostları arttıracak dahili ve harici ittifaklarla akıllı, basiretli ve ferasetli bir siyaset ve diplomasi takip etmeleri elzemdir. Meselâ ABD ve AB ve Mısır ile dost iken düşman, Rusya ve İsrail ile düşman iken dost ve müttefik, İran ile bazen dost bazen düşman tarzında sürekli U dönüşü ve zikzaklı bir harici diplomasinin ülkeye yansıması olumsuz olacaktır. Türkiye'nin güven ve istikrarını menfi anlamda etkileyecektir. "Düşman ülkelere" dikkat çekip işaret ederken, dahili ve harici siyasetimizi, icraatlarımızı da gözden geçirmemiz icap etmez mi? Anarşi ve terör, vahşet ve cinayet olmakla bir insanlık suçudur. Bu suçu işleyen ve insanlıktan çıkmış insanlar acaba hangi "bataklıkta" yetişmişlerdir? Çaresi de bu bataklığın kurutulmasıdır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı