"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni yıl, eskimez dert

Faruk ÇAKIR
01 Ocak 2017, Pazar
Keşke yılların bitmesiyle birlikte dertlerimiz de bitmiş olsaydı.

Maalesef günler, aylar ve yıllar sona erdiği halde kökleri derinlere inmiş dertlerimiz bitmiyor. Elbette ülkemizin karşı karşıya olduğu problemler ve dertler çaresiz değildir. Ne var ki bu çareleri bugün itibarıyla icra safhasına koyabilmiş değiliz.

Türkiye’nin ekonomik, siyasî, sosyal ve başka pek çok konularda katmerleşmiş dertleri vardır. Aynı şekilde eğitim konusunda da ciddî sıkıntılar var. Belki de bu sıkıntıların tamamı iyi işleyen bir hak, hukuk ve adalet sistemiyle çözülebilir. 

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, 2016’yı geride bırakıp 2017’ye girerken bu dertlere dikkat çekmiş. Başka uzmanların da ifade ettiği sıkıntıları gündeme taşıyan Koç, “Gün, sahip olduğumuz yüksek potansiyeli ortaya çıkaracak bir planlama ve iş birliği ile el ele vererek her zamankinden daha fazla çalışma, yeni büyüme ve başarı hikâyeleri yazma günüdür” demiş. 

2017’den beklentilerini paylaşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, şöyle konuşmuş: 

“Böyle bir ortamda, daha güçlü bir Türkiye için çok çalışmak zorundayız. Güçlü bir Türkiye ve piyasa ekonomisi için güçlü ve şeffaf kurumlara, tarafsız ve hızlı çalışan bir hukuk sistemine, hukukun üstünlüğüne, hak ve özgürlüklerin korunmasına, adil bir vergi düzenine ve kayıt dışı ekonomi ile mücadeleye ihtiyacımız var. Bu değerleri kaybetme, erozyona uğratma lüksümüz yok. (...) Bu çerçevede Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına yaklaşırken, 2023 hedeflerimiz her zamankinden daha büyük önem taşımaktadır. Kamu ve özel sektörün birbiriyle koordinasyon içinde, 2023 hedefleri doğrultusunda çalışması, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girme idealinden vazgeçilmemesi son derece önemlidir. Katma değerli üretim ve ihracatı arttırmak için inovasyon ve teknolojiyi merkeze alan bir modelde, devlet ve özel sektör hiç olmadığı kadar yan yana ve eş güdümlü çalışmalıdır. (...) Bu ülkede yaşayan, bu ülkeye gönül borcu olan, gelecek kuşaklara daha iyi bir Türkiye bırakma arzusunda olan herkesin ülkemizin kuruluş harcına sahip çıkması, işine dört elle sarılması her şeyden evvel bir vatandaşlık görevidir.” (AA, 29 Aralık 2016)

Sadece ekonomik anlamda değil her sahada “Büyük Türkiye” için “Güçlü ve şeffaf kurumlara, tarafsız ve hızlı çalışan bir hukuk sistemine, hukukun üstünlüğüne, hak ve özgürlüklerin korunmasına, adil bir vergi düzenine ve kayıt dışı ekonomi ile mücadeleye ihtiyacımız var” tesbiti çok mühim. İş dünyasının önde gelen bir yöneticisinin hak ve özgürlüklere vurgu yapması dikkate değer. Aynı zamanda “devlet ve özel sektör hiç olmadığı kadar yan yana ve eş güdümlü çalışmalıdır” tesbiti de önemli. 

Bunları yapmak için çalışmak öncelikle idarecilerin işi değil mi? Hukuk sisteminin hızlı ve tarafsız çalışabildiğini ‘Adalet Bakanları’ başta olmak üzere idareciler söyleyebilir mi?

Hangi yönden bakılırsa bakılsın Türkiye’nin atması gereken asıl adımlar hak, hukuk ve adalet ve eğitim sahasında olmalıdır. Bu adımları atmadıktan sonra yıllar bitse de dertler bitmez maalesef. 

Yıllardan önce dertler bitmeli vesselâm.

Okunma Sayısı: 2159
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    1.1.2017 13:01:59

    (3) Pek çok uluslararası kuruluşların raporları da zaten öncelikli problemlerimizi göstermekle yol gösterici mahiyettedir. Meselâ ciddi insan hakları ihlalleri, basın ve ifade özgürlüğü, ekonomik durumumuz, PISA eğitim raporu vb. Yâni demokratik sistemi hakiki ve kamil mânâda çalıştırmamak suretiyle sorunlarımızı çözmekte kendimizi zora sokuyoruz. Üstüne üstelik bir takım antidemokratik uygulamalar ile sistemi tıkayıp, Başkanlık gibi asrın gerisinde kalmış, fıtrata ve asrın hususiyetine zıd bir sistemi dayatmak suretiyle, büyük ve güçlü bir Türkiye hayali kuruyoruz.Eski hâl muhaldir! Farklı bir asırda yaşıyoruz. Bu asırda geçerli akçe hangi hususiyetler var ise sistemimizi onlarla teçhiz etmek ve güçlendirmek esas olmalıdır,. Yoksa yine asrın gerisine düşmekle maddi manevi tokatlara maruz kalma ihtimali vardır. Yeni yılda yeni ve hayırlı işler yapmak duasıyla. ......

  • Özcan Erkiş

    1.1.2017 12:47:24

    (2) "Büyük ve güçlü Türkiye" idealinin merkez noktasını ki yazınızda da bilhassa vurgu yaptığınız gibi, "adalet"ve "hukukun üstünlüğü" teşkil etmektedir. Sokaktaki sade vatandaştan Holding sahibine varıncaya kadar aynı şeyleri söylüyor aynı şeyleri talep ediyoruz: İleri demokrasi, adalet, hürriyet,hukukun üstünlüğü. İnsani temel hak ve hürriyetlerin kamil mânâda kullanıldığı, şahsı maneviyi ve meşvereti (milletin reyini) esas alan bir idare tarzıyla ancak büyük ve güçlü Türkiye inşa edilebilir. Fakat acı gerçek şu ki "büyük ve güçlü Türkiye!" diyenler, hür ve demokrat bir ortamdan ziyade tek sesin hâkim olduğu bir Türkiye inşası için mesai sarfetmektedir. Yâni ağız başka konuşuyor el başka çalışıyor. İnşaallah yakın zamanda bu büyük yanlıştan dönülür. Söylediğiniz gibi "asıl adımlar hak, hukuk ve adalet ve eğitim sahasında olmalıdır." Başkanlık sahası değil!!.....

  • Özcan Erkiş

    1.1.2017 12:30:20

    Sayın Çakır, yeni yıla maalesef Istanbul'da 39 insanın hayatını kaybettiği bir katliam hadisesi ve haberi ile girdik. Hayatını kaybedenlere Allah' tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Terör bir vahşet ve cinayet olup, insanlık suçudur. Bir Müslüman olarak nefretle ve şiddetle tel'in ediyorum. Cenab-ı Hakk bile yarattığı ve fakat kendine inanmayanın bile hakk- ı hayatını elinden almayıp, bir ömür sürmesine müsaade ederken; bu vahşilere ne oluyor ki kendilerinin vermedikleri hayatı insanların elinden alıyorlar. Anarşi ve terörü kınama, hamasi nutuk ve beyanatla önlemek mümkün olmaz. Artık hem istihbarat hem güvenlik zaafının var olduğunu kabul ederek, mal ve can güvenliği için her ne yapılacaksa acilen yapılması gerekir. Güvenlik bahanesiyle oluşturulan OHAL darbe rejimi ve KHK lar münhasıran anarşi ve teröre çare olamıyorsa acaba asıl eksik olan nediri? Meselâ ayrıştırıcı ve hedef gösteren beyanat, öfke yüklü hamasi nutuk gibi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı