Keşke yılların bitmesiyle birlikte dertlerimiz de bitmiş olsaydı.
Maalesef günler, aylar ve yıllar sona erdiği halde kökleri derinlere inmiş dertlerimiz bitmiyor. Elbette ülkemizin karşı karşıya olduğu problemler ve dertler çaresiz değildir. Ne var ki bu çareleri bugün itibarıyla icra safhasına koyabilmiş değiliz.
Türkiye’nin ekonomik, siyasî, sosyal ve başka pek çok konularda katmerleşmiş dertleri vardır. Aynı şekilde eğitim konusunda da ciddî sıkıntılar var. Belki de bu sıkıntıların tamamı iyi işleyen bir hak, hukuk ve adalet sistemiyle çözülebilir.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, 2016’yı geride bırakıp 2017’ye girerken bu dertlere dikkat çekmiş. Başka uzmanların da ifade ettiği sıkıntıları gündeme taşıyan Koç, “Gün, sahip olduğumuz yüksek potansiyeli ortaya çıkaracak bir planlama ve iş birliği ile el ele vererek her zamankinden daha fazla çalışma, yeni büyüme ve başarı hikâyeleri yazma günüdür” demiş.
2017’den beklentilerini paylaşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, şöyle konuşmuş:
“Böyle bir ortamda, daha güçlü bir Türkiye için çok çalışmak zorundayız. Güçlü bir Türkiye ve piyasa ekonomisi için güçlü ve şeffaf kurumlara, tarafsız ve hızlı çalışan bir hukuk sistemine, hukukun üstünlüğüne, hak ve özgürlüklerin korunmasına, adil bir vergi düzenine ve kayıt dışı ekonomi ile mücadeleye ihtiyacımız var. Bu değerleri kaybetme, erozyona uğratma lüksümüz yok. (...) Bu çerçevede Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına yaklaşırken, 2023 hedeflerimiz her zamankinden daha büyük önem taşımaktadır. Kamu ve özel sektörün birbiriyle koordinasyon içinde, 2023 hedefleri doğrultusunda çalışması, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girme idealinden vazgeçilmemesi son derece önemlidir. Katma değerli üretim ve ihracatı arttırmak için inovasyon ve teknolojiyi merkeze alan bir modelde, devlet ve özel sektör hiç olmadığı kadar yan yana ve eş güdümlü çalışmalıdır. (...) Bu ülkede yaşayan, bu ülkeye gönül borcu olan, gelecek kuşaklara daha iyi bir Türkiye bırakma arzusunda olan herkesin ülkemizin kuruluş harcına sahip çıkması, işine dört elle sarılması her şeyden evvel bir vatandaşlık görevidir.” (AA, 29 Aralık 2016)
Sadece ekonomik anlamda değil her sahada “Büyük Türkiye” için “Güçlü ve şeffaf kurumlara, tarafsız ve hızlı çalışan bir hukuk sistemine, hukukun üstünlüğüne, hak ve özgürlüklerin korunmasına, adil bir vergi düzenine ve kayıt dışı ekonomi ile mücadeleye ihtiyacımız var” tesbiti çok mühim. İş dünyasının önde gelen bir yöneticisinin hak ve özgürlüklere vurgu yapması dikkate değer. Aynı zamanda “devlet ve özel sektör hiç olmadığı kadar yan yana ve eş güdümlü çalışmalıdır” tesbiti de önemli.
Bunları yapmak için çalışmak öncelikle idarecilerin işi değil mi? Hukuk sisteminin hızlı ve tarafsız çalışabildiğini ‘Adalet Bakanları’ başta olmak üzere idareciler söyleyebilir mi?
Hangi yönden bakılırsa bakılsın Türkiye’nin atması gereken asıl adımlar hak, hukuk ve adalet ve eğitim sahasında olmalıdır. Bu adımları atmadıktan sonra yıllar bitse de dertler bitmez maalesef.
Yıllardan önce dertler bitmeli vesselâm.