"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya’yı nasıl anlatsam?

Faruk ÇAKIR
21 Şubat 2016, Pazar
21 Şubat 1970, Yeni Asya’nın ilk sayısının yayınlandığı tarihtir.

Arşivlere bakılırsa, o gün yayınlanan gazete mütevazidir, ama hedefleri büyüktür. Daha önce değişik adlarla dergiler yayınlayan Nur Talebeleri, 24 Ekim 1967’de “İttihad” adıyla haftalık bir gazete yayınlamaya başlar ve bunun da ihtiyacı karşılamadığı görülünce 1970 yılında günlük bir gazetenin neşredilmesine karar verilir. 21 Şubat 1970’de başlayan Yeni Asya’nın neşriyat hayatı, bugüne kadar geldi ve inşallah okuyucularımızın duâsı ve desteğiyle kıyamete kadar devam eder.

Maksadımız Yeni Asya okuyucularına, okudukları gazeteyi anlatmak değildir. Ancak şunu bilmekte fayda var ki, Yeni Asya yayın hayatına başladığı ilk günden beri Risale-i Nur’un medyadaki dili, sözcüsü, savunucusu ve tanıtıcısı olma iddiası ve gayretindedir. 

Geçen gün “Yeni Asya yolculuğu”nu yazan Ali Hakkoymaz Ağabeyimiz haklı bir soru sormuş ve şöyle demişti: 

“İşte sorum: Yeni Asya her eve girse iyi mi olur; kötü mü? Yeni Asya okumanın -bizim bilmediğimiz- hangi zararları var; en azından bu fakir bilmiyor.” (Yeni Asya, 19 Şubat 2016)

Yeni Asya’nın, “Evinize rahatlıkla götürebileceğiniz bir gazete” olduğu yayın hayatı boyunca isbat edilmiş değil midir? Türkiye’de gazete okuyan ve bir şekilde Yeni Asya’dan da haberdar olan herkesin bu soruya muhatap olması gerekir: “Yeni Asya her eve girse iyi mi olur; kötü mü?” Acaba, insaf ile düşünüp de “kötü olur” diyen çıkar mı? O halde bu gazetenin her eve girmesi, her ailenin meselesi olmalıdır. Bir eve, bir aileye gazeteler giriyorsa bunun arasında Yeni Asya mutlaka olmalıdır.

Nasip oldu, yıllardan beri bu gazetede çalıştık. Her defasında ifade etmeye çalıştığımız üzere gazetemiz, isimsiz ve ‘resim’siz, bilinmez kahraman okuyucularımızın duâları sayesinde bu noktadadır. “İsimsiz okuyucularımız”ın ihlâslı duâları olmasa bu fırtınalı denizde yol alabilmek mümkün olur muydu?

Yeni Asya demek, aynı zamanda eğitim demektir. Bu gazete, bir bütün olarak aileyi eğitir. Aynı zamanda okullarımızdaki eğitim problemi de her daim gündemde yerini alır. Bu noktada, ‘sinek’lerle mücadeleden önce ‘bataklıkla’ uğraşmak gerektiği ifade edilir. Son günlerin birinci gündem maddesi olan terör ve anarşide de aynı metodu uygulamak gerekmez mi? Terörün sebepleri ortadan kaldırılmadıktan sonra, tek tek teröristleri etkisiz hale getirmek kalıcı çare midir? Gerek terörle mücadelede ve gerekse eğitim ve aile ile ilgili konularda Yeni Asya’nın teşhis ve tavsiyeleri dikkate alınmış olsa çok daha faydalı olmaz mıydı?

Haklı olarak, “Yeni Asya’nın gündeme taşıdığı teşhis ve tedavi çarelerinin isabetli olduğunu nereden bileceğiz?” sorusu akla gelebilir. İsabetlidir, çünkü bu teşhis ve tesbitler Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur eserlerinden istifade ile gündeme taşınıyor. Risale-i Nur Külliyatı bir bütün olarak cemiyetin hastalıklarına çareler sunan eserlerdir. “Gençlik Rehberi”nden “İhtiyarlar Risalesi”ne, “Hanımlar Rehberi”nden “İhlâs Risalesi”ne kadar yüzlerce eser meydandadır. Yeni Asya, bu mesajları cemiyete anlatma, onlara ulaştırma niyeti ve gayretindedir.

47’nci yayın hayatına giren Yeni Asya, isimsiz kahramanlar olarak tarif edebileceğimiz okuyucularının duâlarıyla inşallah bu yolda yürümeye devam edecektir. Nice 21 Şubat’lara...

Okunma Sayısı: 1814
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı