Türkülere konu olan Yemen’de yaşananları nedense sadece Türkiye’nin değil, İslâm âleminin de yeteri kadar gündemini meşgul etmiyor. Orta Doğu’da, Umman Denizi, Aden Körfezi ve Kızıldeniz kıyısında, Suudi Arabistan’ın güneyinde yer alan Yemen’de aslında Yemenliler değil insanlık ölüyor, farkında değiliz.
Suudi Arabistan’ın yanı sıra birçok (Sünnî) Arap ülkesinin destek verdiği koalisyon güçleri 2015’in Mart ayından bu yana Yemen’i bombalıyor. Tabiî ki yanlışlık savaşı başlatanların isimlendirilmesinden itibaren başlamış. Ne demek “koalisyon güçleri?” Yemen’de resmen bir savaş var, bir ülke ölüyor ve buna sebep olanlara “savaşanlar” demek yerine “koalisyon güçleri” denilmiş.
Savaştan önce en fakir Arap ülkelerinden biri olan Yemen’de, çatışmalardan dolayı insanî durum her geçen gün biraz daha kötüleşmiş. Ülkede fakirlikle mücadele eden 10 milyondan fazla insan var.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ‘Dünya İnsanî Yardım Günü’ dolayısıyla yayımladığı rapora göre, Yemen’de 19 Mart 2015’ten 15 Ağustos 2017’ye kadar geçen süre zarfında ülkedeki şiddet olaylarında 8 bin 380 kişi katledilmiş, 47 bin 741 kişi de yaralanmış.
Yeni haberlere göre Suudi Arabistan öncülüğündeki ‘koalisyon güçleri’nin, Birleşmiş Milletler’in (BM) uyarılarına rağmen Yemen’deki bütün sınır geçişlerini 2 haftadır kapalı tutması dolayısıyla ülkedeki insanî krizin daha da büyüdüğü belirtiliyor. Koalisyon güçleri, Husilerin Suudi Arabistan’ın başşehri Riyad’a balistik füze atmasına karşılık 6 Kasım 2017’de Yemen’deki hava, deniz ve kara bütün sınır geçişlerini “geçici” olarak kapattı. Abluka dolayısıyla iki haftadır ticarî ürün ve insanî yardım malzemesi taşıyan gemilerin Husilerin kontrolündeki El-Hudeyde ve Es-Salif limanlarına ulaşmasına izin verilmiyor. Aynı şekilde Sana Havalimanı’na da iki haftadır BM kuruluşları dahil uluslar arası kurumlardan insanî yardım taşıyan hiçbir uçak inmedi. Sana Havalimanı zaten bir yıldan uzun süredir sivil uçuşlara da kapalı durumda. (AA, 21 Kasım 2017)
BM ve birçok insanî yardım kuruluşu, Arap koalisyon güçlerinin yürüttüğü ablukanın ülkedeki milyonlarca insanı toplu cezalandırmak anlamına geldiğini ifade etmiş, ama bu beyanlar ‘koalisyon güçleri’ni ikna etmeye yetmemiş. Savaşın çirkinliğini bundan daha iyi anlatabilen bir durum olabilir mi? Birilerine kızıp bir halkı, bir ülkeyi çoluğuyla çocuğuyla toplu halde cezalandırmak nasıl savunulabilir? Birisinin hatasından dolayı çoluk çocuk herkese bomba yağdırmak insanlığa sığar mı?
Yemen’deki BM İnsanî İşler Koordinasyon Ofisi tarafından hazırlanan raporda, limanların kapatılması dolayısıyla ülkenin kuzeyindeki bölgelerde mazotun 20 gün, benzinin 10 gün içinde tamamen tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalınacağı kaydedilmiş.
Uluslararası Kızıl Haç Komitesi’nin raporuna göre de, Hudeyde, Taiz ve Sa’de şehirlerine tankerlerle su taşınma işlemi durmuş. Tankerle su dağıtımının devam ettiği Sana’da ise fiyatlar yüzde 133 oranında artmış durumda. Yaklaşık 7 milyon kişinin uluslar arası örgütlerin insanî yardım programıyla hayata tutunduğu ülkede ablukanın sürmesi gıda krizinin de tehlikeli seviyelere ulaşmasından korkuluyor. Krize ilişkin raporlarda, 150 bin çocuğun kötü beslenmeden dolayı gelecek birkaç ay içinde ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor.
Ve Yemen’de bütün bunlar yaşanırken İslâm dünyası ve insanlık çok başka meselelerin kavgasını veriyor.
Şunu görmeli ve bilmeliyiz ki Yemen’de Yemenliler değil, insanlık ölüyor. Kimin elinden ne geliyorsa yapmalı ve bu kötü gidişi durdurmalıyız. Fiilî ve kavlî duâlarımızla Yemen için olsun...