Dünya hükmen bir köy haline geldiği için ‘başka köy’lü olan yatırımcıların ‘bizim köy’e, Türkiye’ye de yatırım yapması milletin menfaatinedir. Bu sebeple Türkiye’yi idare edenler de her imkânı kullanıp yabancı yatırımcıları ülkemizde yatırım yapmak için ikna etmeye çalışır.
Türkiye’ye yatırım yapan ya da yapmak isteyen şirketler son gelişmeler üzerine durumu yerinde görmek için ülkemize danışman göndermiş.
Dünyanın en büyük şirketlerinin çalıştığı FTI Consulting’in üst düzey yöneticisi Jon Aaron, yabancıların iki şeyi merak ettiğini söylemiş: “Türkiye’ye gitmek güvenli mi? İstikrarlı demokrasi sürüyor, işler normal yürüyor mu?” (Aktaran: Jale Özgentürk, Hürriyet, 21 Ağustos 2016)
Merkezi Londra’da olan FTI Consulting, dünyanın büyük stratejik danışmanlık şirketlerinden biriymiş ve ‘Fortune 500’de yer alan dünyanın en büyük 100 şirketinden 48’i, bu kuruluşla çalışıyormuş. Yani bu soruları ve değerlendirmeleri dikkate almakta fayda var.
FTI’ın üst yönetiminden Jon Aaron, ABD ve Avrupa’da Türkiye’nin hâlâ iyi tanınmadığını dile getirerek, “(Türkiye’nin) Genç ve tüketim yapan bir nüfusu var. Bunlar yatırım için en önemli unsurlar. Yabancıların yatırım isteği bu nedenle devam ediyor” demiş. Aaron, “Yabancı yatırımcıların böyle aykırı durumlarda [darbe gibi] önce kafası karışıyor. Dünyanın en fazla görmek istediği şey istikrarlı bir demokrasi” demeyi de ihmal etmemiş.
Aaron, Türkiye’nin artık yabancı yatırımcılara ve turistlere yönelik pozitif mesajlara odaklanması gerektiğini belirtip şunu da eklemiş: “Güvenlik bir endişe konusu. Meselâ ben gelirken korkmadım, ama eşim biraz korkuyor. Ciddî bir mesele tabiî. Yabancılar gelmekten çekiniyor. Hükümetin yabancılara buranın güvenli bir ülke olduğu mesajını iletmesi gerekiyor. Yabancılar artık darbeyi duymak istemiyor. Şu anda her şeyin güvende olduğunu duymak istiyorlar. ABD’li ve Avrupalı yatırımcılar çok daha dikkatliler şu anda. Türkiye’nin de yabancı yatırıma ihtiyacı var.”
Dünyanın en büyük şirketlerinin danıştığı bir firmanın yöneticisi “İstikrarlı demokrasi” şartından bahsediyorsa Türkiye’yi idare edenler bunları görmezden gelemez. Çok daha fazla yabancı yatırımcının ülkemize gelmesini ve yatırım yapmasını istiyorsak demokrasiyi geliştirmek mecburiyetindeyiz. Bazı idareciler sadece reklâm yaparak yatırımcı çekilebileceğini düşünüyor, ama ehil olanlar bunun mümkün olmadığını ifade ediyorlar. Tek başına reklâm yatırımcı çekmeye yetmez. İstikrarlı bir demokrasi, reklâmlarla da desteklenirse ancak yabancı yatırımcı getirmek mümkün olur.
Türkiye’yi, “genç ve tüketim yapan” bir nüfusu olması belki daha câzib hâle getiriyor, ama keşke “üreten bir nüfus”umuz olabilse.
Hadiseyi sloganlaştırmak uygun değilse de “Hak, hukuk, adalet ve hürriyetin olmadığı ülkelerde ‘ot’ dahi bitmez” denilse yeridir. Daha fazla zenginlik için de adalet ve demokrasi lâzım, vesselâm.