Fransa’nın, Avrupa ülkeleri arasında “İslâma en kapalı ülke” olduğu söylenir ve hadiseler de büyük ölçüde bunu tasdik eder.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde olmayan bazı yasaklar, Fransa’da uygulama imkânı bulur. Meselâ, devlete ait ilköğretim okullarında başörtüsü yasağı uygulanır. Ki, böyle bir yasak başka hiçbir AB üyesi ülkede yoktur.
Hemen ifade edelim ki Fransa’daki bu yasak özel okulları içine almaz. Yani, özel olmak şartıyla ilk okuldan son okula kadar başörtüsü yasağı yoktur. Üniversite söz konusu olduğunda devlet okulları da dahil olmak üzere başörtüsü tamamen serbesttir. Zaman zaman “Üniversitelerde başörtüsü yasak olsun” diyen çıksa da büyük ekseriyetin tepkisini çeker ve böyle bir yasak uygulanmaz.
Anlaşılan, ‘üniversitelerde başörtüsü yasaklansın’ tartışması yeniden Fransa’nın gündemine gelmiş. Başörtüsü meselesinin gündeme taşınmasına ise, başörtülü öğrenci önünde ders vermeyi reddettiği için bir öğretim üyesinin görevden alınması sebep olmuş. Şubat ayının hemen başında Paris XIII Üniversitesi’nde meydana gelen bu olay, üniversitelerde başörtüsü konusunu yeniden Fransa’nın gündemine taşımış.
Tartışma sonrası Nicolas Sarkozy’nin genel başkanlığını yaptığı ana muhalefet Halk Hareketi Birliği (UMP), başörtüsünün üniversitelerde yasaklanması için harekete geçmiş. Tartışmaya medya da dahil olmuş durumda.
Hükümetten de yasağa destek anlamına gelecek açıklamalar duyulunca, üniversitelerden itiraz sesleri yükselmiş.
Yasak ihtimaline en sert tepki, akademisyenlerden gelmiş. Fransa’nın bütün üniversitelerinden toplam bin (1.000) öğretim görevlisi ortak yayınladıkları bildiride 10 seneden beri başörtüsünün, ırkçı politikacılar tarafından, ucuz kadın hakları söylemleri ile siyasî malzeme haline dönüştürüldüğüne dikkat çekmiş. Üniversite Rektörleri Konferansı Başkanı Jean-Loup Salzmann da “Genç kızların üniversitelerde de dahil olmak üzere inançlarının gereğini yerine getirmelerini ne adına engelleyeceğiz?” diye sormuş. (Cihan bülteni, 11 Mart 2015)
Öğrencilerden de yasakçılara sert tepki gelmiş. Fransa’nın en büyük öğrenci sendikası Fransa Ulusal Öğrenci Birliği (UNEF) Başkanı William Martinet, “Bizim sendikamız laik ve feministtir. Biz bu prensipler dahilinde, üniversitelerde dini sembollerin yasaklanmasına karşı çıkıyoruz” diye açıklama yapmış.
Çok önemli bir nokta da, Fransız halkının muhtemel yasağa ciddî tepki göstermiş olmasıdır. Le Parisien gazetesinde 60 bin kişinin katıldığı ankette Fransızların yüzde 73’ü soruya ‘yasağa hayır’ cevabını verirken yasağa destek verenler yüzde 23 nisbetinde kalmış.
Aslında bu tartışmalar doğrudan değilse de dolaylı olarak İslâmın bilinmesine ve tanınmasına vesile oluyor. Siyasetçilerin ve akademisyenlerin konuyu tartışması, medyanın bu konuları gündeme taşıması, haberler ve röportajlar yapılması insanlardaki “İslâm nedir?” sorusunu kamçılıyor ve araştırmalarına vesile oluyor. Nitekim bu vesile ile İslâmı araştıran ve tanıdıktan sonra da ona teslim olan çok kişi var. Bunun en çarpıcı örneği, 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika’da meydana gelen “İkiz Kule” saldırısı olmuştu. Bu tuzağı kuranların hedefi, İslâmı karalamak ve gölgelemekti, ama tam aksi gelişmeler yaşandı. Binlerce kişi bu vesile ile İslâmı tanıdı, ona teslim oldu.
Ümit ediyor ve bekliyoruz ki, Fransa’daki başörtüsü tartışmaları da benzer gelişmelere vesile olsun. İnşaallah Avrupa, hamile olduğu “İslâm”ı doğursun...