"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yanan başkasının evi mi?

Faruk ÇAKIR
18 Mart 2016, Cuma
Terör hadiseleri karşısında yüreklerin topluca vurduğu, itiraz ettiği, hüzünlendiği; ‘başkası’nın dertleriyle de dertlendiği söylenebilir mi?

Terör alevlerinin daha da yaygınlaşma istidadı gösterdiği günlerde televizyonların ‘normal’ yayınlarına devam etmesi ve eğlence programlarının en çok izlenenler listesinin başında yer alması değişik yorumlara sebep oldu. Komşumuzun evini alevler sarmışken, ‘tv odası’nda eğlence programı izlemek nasıl izah edilebilir?

Şu bir gerçek ki, komşumuz ‘aç’ken tok yatabildiğimiz gibi, ‘başkası’nın evi yanarken ‘izleme’yi tercih edebiliyoruz. Bu bir netice ve iç içe girmiş sebepleri var. En başta TV’lerde bu derece zararlı programların hâlâ devam ediyor olması tartışılmalıdır. Başka bir mesele de, komşunun evi yanarken o alevlerin yarın bir gün kendi evimize sıçrama ihtimali olduğunu akla getirmemektir. Komşusunun evi yanarken su taşımak yerine izlemeyi tercih edenler, kendi evleri yanarken de başkalarının izlemeyi tercih ettiğine şahitlik edebilir. Mesele, yanan evin kendi evimiz gibi olduğunu bilmek ve yangını bir an önce söndürmek gerektiğidir.

Bu tablo, Türkiye’yi idare edenleri de cidden düşündürmeli. Ne oldu da onlarca kişinin öldüğü bir terör saldırısı sonrasında eğlence programları en çok izlenen TV programları olabildi? Bu hal devam ettiği müddetçe, teröre çare arayışı Türkiye gündeminde yer alabilir mi?

TV izleyenleri haklı olarak eleştiriyoruz da, idareciler bu eleştirilerden uzak mıdır? Onlar da hadiseye tam olarak teşhis koyamayıp hadiseyi küçümser tavırlar takınmıyorlar mı? Elbette hayat devam edecek, ama ‘hiçbir şey olmamış gibi’ davranılabilir mi? Ciddî bir iç muhasebe yapılıp ‘Nerede hata yapıldı?’ sorusu soruluyor mu? Türkiye’yi idare edenler gündemlerini değiştirmeyince TV izleyenler de ‘eğlence’ programları izlemeye devam ediyor.

Madem bombalama ve terör hadiseleri vesilesiyle bu mesele gündeme geldi, enine boyuna tartışılmasında fayda var. Televizyonların tek amacı insanları eğlendirmek olmamalı. İnsanın eğlenceye de ihtiyacı vardır, ama bu yüzde 5’i geçmemeli. Sabah akşam eğlence programlarıyla insanların değerli vakitleri öldüren bir anlayışla bir yere varamayız. 

Mahallemizde, şehrimizde, ülkemizde ve daha geniş daire olarak dünyada bir ‘ev’ yanıyorsa, bir ailede feryadlar yükseliyorsa buna kayıtsız kalamayız. Başkalarının acılarını kendi acılarımız gibi görebildiğimiz ölçüde dünya daha yaşanır bir yer olacak. Bu da ancak, kalplere hitap eden bir eğitim sistemiyle mümkün olur.

Komşu evindeki yangını söndüremezsek; -Allah muhafaza-, muhtemeldir ki ‘yangın’ bütün mahalleyi tehdit eder hale gelir. Yanan evleri ‘başkasının evi’ olarak görmeyelim. “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor” (Tarihçe-i Hayat, s. 543) anlayışı bu yangınları söndürmeye yeter inşallah. Bu anlayışa sarılalım.

Okunma Sayısı: 1548
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı