Çözüm İçin Sivil İnisiyatif Derneği (ÇÖZÜM-DER) Genel Başkanı Avukat Ercan Ezgin; Güneydoğu’da başta olmak üzere Ortadoğu ve dünyadaki gelişmelerle ilgili biraz da umut kıran, ama hakikati dile getiren tesbitlerde bulunmuş. Elbette ümitlerin kırılmasına itiraz ederiz, ama dertleri görüp çare aramak da şart.
“Ya gönüllerimiz birleşecek ya da bizi lime lime edecekler” diyen Çözüm İçin Sivil İnisiyatif Derneği Genel Başkanı, terörün kan akıtmaya devam ettiği Güneydoğu ile ilgili şöyle bir tablo çizmiş: “Maalesef, bölgede çok üzücü gelişmeler, insanların bedenlerinin bombalarla moleküllere ayrıldığı, tarihin görmediği insanlık dışı dramlar yaşandı.”
Yüz binlerce insanın yuvasını, geleceğini, hayallerini terk edip göç etmek zorunda kaldığını hatırlatan Çözüm-Der Başkanı, şöyle devam etmiş: “Sözde Kürtlere özgürlük ve onurlu bir yaşam vaadiyle şehirlere, sivil yerleşim alanlarına bu savaşı bile bile taşıyanlar, Kürtleri ve geleceklerini, kazanımlarını, binlerce Kürt çocuğuyla beraber hendeklere gömdürdüler. Öz yönetim projesi oyunu, ‘öz yıkım, öz ölüm, öz zulüm’ halini aldı. (...) Yüzyıl sonra yol ayrımındayız. Ya gönüllerimiz birleşecek ya da bizi lime lime edecekler. Hepimiz Türküyle, Kürdüyle aynı geminin tarihe yelken açan yolcularıyız. Ülkenin her hattında, ittifaka, kardeşliğe son derece zaruret var.” (Cihan Haber Ajansı, 12 Haziran 2016)
Terör meselesinin çetrefilli bir konu olduğu ve çözümünün kolay olmadığını her defasında hatırlatmaya çalışıyoruz. Bununla birlikte, çarenin ve çözümün mümkün olduğunu da bilmek lâzım. Nihayetinde dünya bu işin üstesinden nasıl geliyorsa, Türkiye de gelebilir ve gelmeli.
Çözüm-Der Başkanının şu çağrısı da önemli: “Gelinen son noktada ortada bir enkaz ve cenaze var. Ülkenin tüm dinamikleriyle, devleti ve STK’larıyla kardeşlik ve gönül bağını ortaya koyarak normalleşmeyi sağlayacak, bölgeyi ayağa kaldıracak, insanları rehabilite edecek ve yaraları saracak adımları derhal ve gecikmeden atması lâzım. Gün bu bölgeyi, yani kaos ve şiddete alet olmayan, tüm tahrik ve kışkırtmalara rağmen sokaklara dökülmeyen bölgenin sağduyulu ve soğukkanlı Kürtlerine destek olma, yaralarını sarma, günüdür. Tam da bu zamanda ve bu ortamda atılacak en küçük adım, yapılacak en küçük reform büyük umutlar yeşertecek, büyük jest olarak algılanacaktır.”
Bin türlü zorluğu vardır, ama ‘kardeşlik ve gönül bağını ortaya koyarak normalleşmeyi sağlayacak, bölgeyi ayağa kaldıracak, insanları rehabilite edecek ve yaraları saracak adımların derhal ve gecikmeden atılması’ gerektiği her halde tartışma götürmez.
Yaraları saracak adımların atılması geciktikçe daha fazla kan kaybederiz ve yaralar kangren halini alır. İçi boş kavgaları bir yana bırakıp bu derin yaranın tedavisi için el ele verelim. Hemen, bugün!