Eş, dost ve akraba ziyareti vesilesiyle kısa süre için uzun sayılabilecek bir yolculuk yapmak nasip oldu.
Rize’den yola çıkarak Trabzon-Gümüşhane-Sivas yolunu takip ederek Kayseri’ye gittik ve dönüşte de Tokat, Amasya, Samsun’dan geçerek Senoz Vadisi’ndeki köyümüze ulaştık.
Her yolculuğun kendisine göre zahmeti olduğu gibi güzellikleri de vardır. Ülkemizin her köşesi güzel ve biraz gayretle daha da güzel olabilir. Seyahat eden herkes rahatlıkla görebilir ki şehirler ve ilçeler arasında adaletli bir dağıtım bulunmuyor. Bir şehir ya da bir ilçe maddî anlamda zenginliğe ulaşmışken, başka bir ilçemiz neredeyle 20 yıl öncenin şartlarını yaşıyor.
Seyahat söz konusu olduğunda yollardan bahsetmemek olmaz. Kilometrelerce yol yapmış olmakla haklı olarak övünüyoruz, ama şundan emin olun ki yapılmayı bekleyen daha çok yol var. Bahsettiğim güzergâh üzerindeki yolları görünce “Övündüğümüz yollar nerede?” demekten kendinizi alamazsınız.
Meselâ, Trabzon sahilinden Maçka istikametinden Gümüşhane’ye doğru giderken geçilen yollar eski halinde duruyor. Belki yeni çalışmalar vardır, ama henüz ortaya çıkmış değil. Tek gidiş-tek geliş ve üstelik virajlı yollar sıkıntılı. Bu yolların tek avantajı, belki de trafik yoğunluğunun olmayışı. Allah muhafaza etsin, bir de yoğun trafik olduğu düşünülürse bu yollar çekilmez hale gelir.
Çamoluk, Alucra, Giresun ve Gölova, Sivas yol ayrımından sonra Gölova yönünü döndükten sonra virajlı ve inişli bir yol var ve yol üzerinde nasıl olmuşsa şimdiye kadar el atılmamış olan tek yönlü bir köprü bulunuyor. Yani, iki otomobilin yan yana bu köprüden geçme imkânı yok. Önden gelene yol vermek durumundasınız. Bu yolu ilk defa kullanan için tam bir tuzak ve tehlike. Nitekim biz köprüye yaklaştığımızda köprü üzerinden bir araba vardı ve kenarda durarak ona yol vermek durumunda kaldık. (Yanlış hatırlamıyorsam köprünün adı da YSE Köprüsü idi.)
“Acemi ile kör aynıdır” şeklinde bir söz vardır. Yol acemiliği de biraz buna benzer. Teknolojik aletler, akıllı telefonlardaki programlar da en kısa yolu gösterip önceliği ona verdiği için bizim için bazen yolda kalmaya da sebep oluyor. Dönüş yolunda Şarkışla üzerinden Tokat’ın Sulusaray ilçesi istikametinde gitmemiz icap etti. Google haritalar en kısa yolu gösterdi. Yatsı vaktinde gösterilen yola girdik. Evet yol kısaydı, ama 3 ay önce yenileme ve genişletme çalışmaları başlatıldığı için tamamen toprak yoldu ve şehirler arası yol demek mümkün değildi. Neticede önce teker, sonra da depo delindi ve yol üzerindeki bir köyde çekici çağırarak Şarkışla’ya dönmek ve orada gecelemek durumunda kaldık.
Yol güzergâhı üzerindeki ilçelerde kalabalık büyükbaş hayvan sürülerini görmek sevindirici. Her şeye rağmen hayvancılık devam ediyor ve bu Türkiye için büyük bir kazanç. Aynı zamanda geniş tarlaların ve ovaların ekilip biçilmiş olması da çiftçilere bir teşekkür borcumuz olduğunu gösterir.
Yolculuk esnasında çok güzel ve her türlü altyapısı yapılmış yollardan da geçtik tabiî ki. Gönül istiyor ki Türkiye’nin dört bir yanı bu yollarla örülmüş olsun. Tabiî ki hız sınırlamaları da ayrı bir mesele. “Meskûn mahal” girişlerinde konulan hız sınırlama levhaları, meskûn mahal sonunda hız sınırlama bölgesinin bittiğini niçin göstermez?
Seyahat esnasında dikkat çekici bir nokta da Tokat’ın Sulusaray ilçesinde belediyenin su parası almadığını öğrenmemiz oldu. Hava bedava, su bedava; Sulusaraylı’lar daha fazla şükretmek durumunda!
Ülkemizin dört bir yanı da güzellikler dolu. Nasip olursa başka notlar da aktarmak isteriz.