Her konuda övünmekte dünya birinciliğini kimselere kaptırmıyoruz, ama sosyal hayatın ve ahlâkın sarsıldığı, cemiyetin temel taşı olan ailenin yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunun da farkında değiliz.
Ülkemizin çok derdi var, önemlilerinden biri de müstehcen yayınlardır. Gerek televizyon ve gerekse gazeteler eliyle sosyal hayat adeta bombalanıyor. Elbette sanal âlem denilen internet vasıtaları da her türlü yolu deneyerek ahlâkı ve aileyi mahvetmeye çalışıyor. Ve bu saldırı bir günle, bir yılla da sınırlı değil. Yıllar önce başlayan bir çirkin saldırı ile karşı karşıyayız. Vahim olan, son yıllarda bu saldırıyı yapanların kimliğinin kısmen değişmiş olmasıdır. Şu anda müstehcen yayın yapan gazete ve televizyonların en önde gidenleri, patronluk, sahiplik açısından bakınca mütedeyyin insanlar! Siyasî anlayışın da bu yayıncılara siyaseten destek olduğundan hareketle bir adım daha ileri gidip, ‘bugünkü müstehcen yayınların fiilî sahibi ve asıl sorumlusu Türkiye’yi idare edenlerdir’ denilse her halde yanlış olmaz.
Daha önce çeşitli vesilelerle hatırlatmaya çalışıldığı üzere tekraren şunu söylemek isteriz: Gazete, televizyon, internet ve her türlü vasıta ile müstehcenliği/cinselliği teşvik eden yayınlara imza atanlar dolaylı olarak ülkemizin mahvına da imza atmış oluyorlar. Yanlışlığı noktasında ittifak olan bu gidişe Türkiye’yi idare edenlerin pek de itiraz ettiklerini görmüyoruz. Sahip olduğu bütün vasıtalar ile müstehcen yayıncılıkta en önde koşan gazete ve televizyonların sahipleri, siyasî irade tarafından bu hususta hiç ikaz edildi mi? “Arkadaşlar ne yapıyorsunuz. Bu yayınlar başta gençler olmak üzere aileyi tahrip ediyor. İnsaflı olun” denildiğini bir defa olsun duyan var mı? Fakat bu yayınlar için eski günlerde isimleri de zikredilerek “Bunları satın almayın” denilmişti. Çünkü o dönemde şimdi dost görülen yayınlar siyasî olarak muhalifti. Gazetelerin, televizyonların ve bir bütün olarak medyanın siyasî muhalefetine itiraz eden iktidar sahiplerinin milletin maneviyatına muhalefet edilmesine itiraz etmemeleri normal midir? Gazetelerin birinci sayfalarını siyasî iktidar övgüsüne ayırdıktan sonra diğer sayfalarda cemiyetin temeline dinamitler yerleştirmek serbest midir? Aynı şekilde televizyonların haber saatini siyasete ve iktidar övgüsüne ayırdıktan sonra her türlü müstehcen yayın yapmak serbest midir?
Türkiye’nin içinde olduğu bu tablo iyi bir tablo değildir. Hele hele ailenin mahvedilmesi karşısında muhafazakâr bilinen siyasetçilerin ve medya patronlarının sessiz kalması hiç doğru değildir. Bir gün olsun bu meselenin tartışıldığına, televizyon ve gazetelerin eleştirildiğine şahit olmadık. Yüzde yüz yanlış olan bu tavır gerçekte ne siyasetçiye ne de medya patronlarına fayda vermez. Bugün için fayda veriyor gibi görünse de uzun dönemde bu yanlışların bir faturası olur. Siyasetçiler bu meseleye çok daha ciddî eğilmeli ve kendilerini destekliyor diye müstehcen yayıncılara sessiz kalmamalı.
Alternatif olma iddiasıyla yola çıkan bazı televizyon kuruluşlarını müstehcen yayın noktasında öncekileri aratmayacak hallere düşmüş olması çok ibretliktir. Temennimiz ve duâmız müstehcenlik batağının ikna yoluyla kurutulması ve ailenin sağlam kalmasıdır.
Memleketimizin geleceğini düşünen herkes bu hususta üzerine düşün görevi yapmak durumunda. Siyasetçisinden sanatçısına, eğitimcisinden iş dünyasının temsilcilerine kadar herkes ve hepimiz vazife başına!