"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye’nin adaletle imtihanı

Faruk ÇAKIR
21 Haziran 2017, Çarşamba
Günde beş vakit adalet anlatılsa, en başta idareciler olmak üzere herkese, hepimize ‘âdil olun’ çağrısı yapılsa israf edilmiş olmaz.

Çünkü herkesin bildiği üzere adalet mülkün temelidir.

‘Kul hakkı yemek’ de temelde en büyük bir adaletsizlik değil mi? Başka günahlar affedilirken ‘kul hakkı’nın affedilmemesi her hâlde çok dikkat çekicidir. Türkiye’nin adaletle imtihanı çok zor bir imtihan olarak karşımızda duruyor. Temennimiz bu imtihanın kazanılması yönünde, ancak gelişmeler bu imtihanın kaybedilme ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.

Eski AİHM hâkimi Rıza Türmen adaletsizliğin normalleştiğine dikkat çekip şöyle demiş: “Giderek OHAL düzeni, adaletsizlikler, baskılar normalleşiyor, gündelik yaşamın bir parçası haline geliyor. Toplumsal bir depolitizasyon yaşanıyor. Muhalefet etmek vatana ihanet olarak gösteriliyor. Lidere bağlılığı sergilemek serbest, itiraz etmek ise tehlikeli. Toplumun depolitizasyonunda korkunun önemli bir rolü var. Güce dayanan bir iktidarın sürdürülmesinde korku yönetimi önemli bir araç.”

Av. Hüseyin Ersöz de “15 Temmuz’dan sonra yaşanan gelişmelerle beraber olağanüstü halin (OHAL) Türkiye’de egemen olması ve OHAL’e göre şekillenen hukuk sisteminin egemen olmaya başlaması tekrar âdil yargılanma hakkı ihlâllerini gündeme taşımaya başladı. (...) Bizler tabiî geçmişte Ergenekon, Balyoz gibi dâvâlarda görev üstlenmiş avukatlarız. O tarihlerde de bizim söylediğimiz tek şey ‘Mesele yargılanmak değil, mesele adil bir şekilde yargılanmak’ demekti. Çünkü bunun bir hukuk devleti olmanın ön koşulu olduğunu her zaman ifade ediyorduk” demiş. (tr.sputniknews.com, erişim: 20 Haziran 2017)

Prof. Dr. Cihangir İslam ise tabloyu şöyle özetlemiş: “Adaleti öldürdüler, sokak sokak, cadde cadde adaleti arıyoruz. Bulana kadar yürüyeceğiz. Deniyor ki, bu [yürüyüş] hükümetin lütfudur, toleransıdır. Hayır, yürümek bir haktır. Haklar tartışılmaz. İstisnasız, herkese uygulanması gerekir.” (www.dw.com, erişim: 20 Haziran 2017)

Adalet sisteminde arızalar olduğunu sadece sistemle muhatap olanlar değil ‘izleyici’ler dahi görüyor. En büyük tehlike, adaletsizliğin garip karşılanmaması, ‘olur böyle şeyler’ denilerek hafife alınmasıdır. Adalete bunca vurgu yapılan, vaazlarda, hutbelerde adalet misalleri anlatılan bir cemiyette ‘adaletsizliklere’ itiraz edilmemesi olsa olsa ‘kıyamet alâmetleri’nden biri olur. 

Yazar Ahmet Taşgetiren de adaletin gerçek manasıyla tecelli etmediği kanaatinde. Şöyle yazmış: “Evet istenen, yargı için ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’ güveninin gerçekleşmesidir. Ama öyle olmuyor be cancağızım. (...) Medyada gerçekleşen bir ‘Yargısız infaz’ın elinden adaleti kurtarmak kolay mıdır? Türkiye’nin bir ‘yargı sorunu vardır’ efendim. Yargıyı bizim etkilediğimiz zamanda etkilemeyi meşrûlaştırmak iş değil.” (Star g., 20 Haziran 2017)

“Yargı sorunu”nu yokmuş gibi görerek ve göstererek bir yere varmak mümkün değil. Hele hele, “Yargıyı bizim etkilediğimiz zaman”ı savunmak hiç doğru değil.

Türkiye, adaletle olan imtihanını kazanmak mecburiyetinde. Başka türlü düzlüğe çıkma imkânı yok maalesef...

Okunma Sayısı: 4104
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı