Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkiler çok inişli ve çıkışlı olsa da devam ediyor.
Türkiye’nin AB üyesi olmasını istemeyen Avrupalılar olduğu gibi, isteyen Avrupalılar da var.
Aynı şekilde Türkiye’de yaşayan idareci ya da her türlü görüşe sahip ‘aydın’lardan Avrupa Birliği’ne üye olmamızı isteyenler de var, istemeyenler de. Muhtemelen bu durum, bu tartışma Türkiye AB’ye üye olsa da devam edecek. Nasıl ki İngiltere AB’ye üye olduktan yıllar sonra AB üyeliğinden ayrılmak için oy kullandı...
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Büyükelçiliği Siyasî İşler Bölüm Başkanı Müsteşar Vincent Guillaume Poupeau’nun Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkiler hakkında yaptığı değerlendirmeler önemli. Bütün dünyada 2016 yılının çok zor geçtiğini; savaş ve çatışmalarda binlerce insanın öldüğünü, insan hakları ihlâllerinin de yaygınlaştığına dikkat çeken Poupeau, Giresun’da yaptığı açıklamada, “AB için Türkiye önemli” demiş.
2017’nin 2016’yı aratmamasını arzu ederek AB Türkiye Büyükelçiliği Siyasî İşler Bölüm Başkanı Müsteşar Vincent Guillaume’nin 2016 tablosunu aktaralım: “Binlerce insan savaş ve çatışmalarda öldü. Bunlardan çoğu Afrika ve Suriye’de yaşandı. Binlerce çocuk, kadın eğer öldürülmediyse engelli olarak kaldı. Pek çok insan evinden oldu. Mülteci sayısında büyük artış yaşandı. Bununla birlikte insan hakları için mücadele de arttı. AB bu mücadeleye çok önem veriyor. (...) Kimlik, sevgi, saygı en temel değerlerdir ve insan hakları evrenseldir.”
Türkiye’de yaşanan hadiselerle ilgili olarak da değerlendirmeler yapan müsteşar Vincent Guillaume Poupeau, “Endişelerimiz var. Öncelikle hukukun üstünlüğüne, şeffaflığa ve insan haklarına pek çok alanda saygı duyulmuyor. Bunu pek çok raporda dile getirdik. Gazeteciler, insan hakları savunucuları tam yargılanmadan cezaevlerinde tutuluyor” ifadesini kullanmış.
Müsteşar Poupeau’nun, Türkiye-AB ilişkileri konusundaki değerlendirmesi de kanaatimizce isabetli: “Türkiye ve AB üzerlerine düşeni yapmalı. Brüksel’de Türkiye’nin üyeliği için çalışan önemli insanlar var. (...) AB’nin Türkiye’den, Türkiye’nin de AB’den alacağı çok şey var. Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin güçlenerek devam edeceğine inanıyorum. Başlıklara bakıp süreci hızlandırmalıyız.” (DHA, 5 Aralık 2016)
Brüksel’de yani Avrupa Birliği’nde “Türkiye’nin üyeliği için çalışan önemli insanlar var” tesbiti bilhassa dikkat çekici. Tabiî ki aynı merkezde Türkiye’nin üye olmaması için plan ve propaganda yapanlar da vardır. Türkiye’yi idare edenlere düşen görev, her iki grubun varlığını da kabul ederek “Türkiye’nin üyeliği için çalışan”larla birlik kurmak olmalı. Yoksa “Türkiye’nin aleyhinde çalışanlar var” diyerek Brüksel’de ya da Avrupa’nın başka merkezlerinde ülkemiz lehinde kanaatlere sahip olanları küstürmemeli.
AB’nin Türkiye’den ve Türkiye’nin de AB’den alacağı iyilikler vardır. Bunları gündeme taşımak isabetli olur. Yoksa muhtemel zararları ve kötülükleri gündeme getirip, iyilikleri, menfaatleri, faydaları perdelemek doğru olmaz.
Milletin menfaati için çalışanlar bunlara dikkat etmek durumunda. Fenalıklar milletimizden, ülkemizden, hepimizden uzak dursun, iyiliklere talip olalım.