"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye için çalışan Avrupalılar

Faruk ÇAKIR
09 Aralık 2016, Cuma
Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkiler çok inişli ve çıkışlı olsa da devam ediyor.

Türkiye’nin AB üyesi olmasını istemeyen Avrupalılar olduğu gibi, isteyen Avrupalılar da var. 

Aynı şekilde Türkiye’de yaşayan idareci ya da her türlü görüşe sahip ‘aydın’lardan Avrupa Birliği’ne üye olmamızı isteyenler de var, istemeyenler de. Muhtemelen bu durum, bu tartışma Türkiye AB’ye üye olsa da devam edecek. Nasıl ki İngiltere AB’ye üye olduktan yıllar sonra AB üyeliğinden ayrılmak için oy kullandı...

Avrupa Birliği (AB) Türkiye Büyükelçiliği Siyasî İşler Bölüm Başkanı Müsteşar Vincent Guillaume Poupeau’nun Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkiler hakkında yaptığı değerlendirmeler önemli. Bütün dünyada 2016 yılının çok zor geçtiğini; savaş ve çatışmalarda binlerce insanın öldüğünü, insan hakları ihlâllerinin de yaygınlaştığına dikkat çeken Poupeau, Giresun’da yaptığı açıklamada, “AB için Türkiye önemli” demiş. 

2017’nin 2016’yı aratmamasını arzu ederek AB Türkiye Büyükelçiliği Siyasî İşler Bölüm Başkanı Müsteşar Vincent Guillaume’nin 2016 tablosunu aktaralım: “Binlerce insan savaş ve çatışmalarda öldü. Bunlardan çoğu Afrika ve Suriye’de yaşandı. Binlerce çocuk, kadın eğer öldürülmediyse engelli olarak kaldı. Pek çok insan evinden oldu. Mülteci sayısında büyük artış yaşandı. Bununla birlikte insan hakları için mücadele de arttı. AB bu mücadeleye çok önem veriyor. (...) Kimlik, sevgi, saygı en temel değerlerdir ve insan hakları evrenseldir.” 

Türkiye’de yaşanan hadiselerle ilgili olarak da değerlendirmeler yapan müsteşar Vincent Guillaume Poupeau, “Endişelerimiz var. Öncelikle hukukun üstünlüğüne, şeffaflığa ve insan haklarına pek çok alanda saygı duyulmuyor. Bunu pek çok raporda dile getirdik. Gazeteciler, insan hakları savunucuları tam yargılanmadan cezaevlerinde tutuluyor” ifadesini kullanmış. 

Müsteşar Poupeau’nun, Türkiye-AB ilişkileri konusundaki değerlendirmesi de kanaatimizce isabetli: “Türkiye ve AB üzerlerine düşeni yapmalı. Brüksel’de Türkiye’nin üyeliği için çalışan önemli insanlar var. (...) AB’nin Türkiye’den, Türkiye’nin de AB’den alacağı çok şey var. Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin güçlenerek devam edeceğine inanıyorum. Başlıklara bakıp süreci hızlandırmalıyız.” (DHA, 5 Aralık 2016)

Brüksel’de yani Avrupa Birliği’nde “Türkiye’nin üyeliği için çalışan önemli insanlar var” tesbiti bilhassa dikkat çekici. Tabiî ki aynı merkezde Türkiye’nin üye olmaması için plan ve propaganda yapanlar da vardır. Türkiye’yi idare edenlere düşen görev, her iki grubun varlığını da kabul ederek “Türkiye’nin üyeliği için çalışan”larla birlik kurmak olmalı. Yoksa “Türkiye’nin aleyhinde çalışanlar var” diyerek Brüksel’de ya da Avrupa’nın başka merkezlerinde ülkemiz lehinde kanaatlere sahip olanları küstürmemeli.

AB’nin Türkiye’den ve Türkiye’nin de AB’den alacağı iyilikler vardır. Bunları gündeme taşımak isabetli olur. Yoksa muhtemel zararları ve kötülükleri gündeme getirip, iyilikleri, menfaatleri, faydaları perdelemek doğru olmaz.

Milletin menfaati için çalışanlar bunlara dikkat etmek durumunda. Fenalıklar milletimizden, ülkemizden, hepimizden uzak dursun, iyiliklere talip olalım.

Okunma Sayısı: 2169
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    9.12.2016 15:38:26

    (3) İttifaklar asrında Türkiye'yi milletlerarası arenada yalnız ve güçsüz bırakacak bir siyaset, hayırlı ve menfaatli bir siyaset değildir. AB ye rest çekip Şanghay' a "bizi alın!" demek, ittifakların zaruret ve ehemmiyetini kabûl etmek değil midir? Madem öyle daha demokratik bir ittifak ve Birlik içinde yer almak daha doğru ve menfaatli karar olmaz mı? Üstad Hz.lerinin(ra) dediği gibi "Avrupa ikidir." Biz menfi olanı nazara verip, mehasin ve beşere iyilikleri dokunan Avrupa'ya neden düşman gibi davranalım ki. Hem bundan ülke olarak ne menfaatimiz olacaktır, düşman kazanmaktan başka? Demokrasi,hürriyet,adalet,hukukun üstünlüğü diyenlerin ittifaka ihtiyacı varsa, tercihleri AB istikametinde olmalıdır. Maneviyatta Avrupa'ya muhtaç değiliz, fakat asrın hususiyetlerini ülke içinde tesiste ciddi sıkıntı ve engellerle karşı karşıyayız....

  • Özcan Erkiş

    9.12.2016 15:17:10

    (3) Hem AB içinde yer almamız, Dinimizin parlak hakikatlarını, evrensel güzelliklerini fiilllerimizle tam gösterebilirsek, dünyanın şiddetle ihtiyacı olan sulh-u umumi(dünya barışı)nin tahakkukuna da hizmet etmiş olacağız. Meseleye yalnızca siyaset penceresinden değil çok geniş açıdan bakmak gerekir. Ülke, millet, İslâm alemi, insanlık âlemi noktalarından mütalaa edilmelidir. Dünyanın gidişatına zıt bir vaziyet almak, ülke menfaatine uygun bir siyaset değildir. Lütfen kendi şahsi çıkarlarımızı ülkenin önünde görüp göstermekle, halkı yanlış yöne sevk etmeyelim.

  • Özcan Erkiş

    9.12.2016 15:03:44

    (2) "Birlikten kuvvet doğar"diye güzel bir tabirimiz vardır. AB bu sözün tezahür etmiş halidir. Halkımızın daha düne kadar %70'lik kısmı AB ye evet derken, bu oranm maalesef iktidarın, AB karşıtı söylemleri ve hatta adeta düşman gibi göstermesiyle düşmüştür. Nasıl ki AB içinde bizi istemeyen olduğu gibi Türkiye'de de AB ye girnemize karşı olanlar vardır ve olacaktır.Bir hanede bile zıt fikirli insanlar olduğu halde devasa bir ittifak olan AB de bulunması gayet tabiidir. Zıtlara değil dost ve müttefik olanlara bakmak lâzımdır. Ülkemizin bilhassa demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularında, görünen o on ki AB desteğine ihtiyacı vardır. Zira bu hususların tesisinde ülke iç dinamikleri yetersiz ve güçsüz kalmakta, yeterince destek olamamaktadır. Destek olmak bir yana köstek bile olmaktadırlar. Bunları hep yaşayarak görüp şahit olduk. Hal böyle iken AB ye hayır demek pek menfaatimize uygun görünmemektedir.....

  • Özcan Erkiş

    9.12.2016 14:48:19

    (1) Asrımız Üstad Hz.lerinin(ra) "zaman cemaat"vaktidir sözünü tasdik etmektedir. AB de ittifaklar asrının ruhuna ve hususiyetine muvafik, siyasî ve iktisadî bir ittifak olmakla; milletlerarası arenada bir güç ve denge unsurudur. Yirmi küsur ülke ile dev bir ittifak olan AB ye ülkemizin girmesinde pek çok fayda olacaktır. Meselâ eğer AB nin tam üyesi olmuş olsa idik, bugün İslâm coğrafyasında yaşanan mazlumiyeti ve mağduriyeti, Avrupa Parlamentosunda en yüksek ve gür sadâ ile dile getirecek, Avrupanın vicdanının harekete geçmesini temin edecektik. Hür ve demokrat dünyanın parçası olmak mânâsında AB ye girnemiz, hem dahilde Hem hariçte Türkiye'nin elini güçlü kılacaktır....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı