Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump’ın Müslümanlar hakkında iyi şeyler düşünmediğini bilmeyen yok.
Daha adaylık günlerinde “Müslümanları ABD’den kovmak lazım, kovacağım” anlamında beyanlarda bulunan bir liderden ‘dostluk’ beklemek kolay değil.
Nitekim Trump, koltuğa oturur oturmaz Müslüman ülkelerden bazılarının vatandaşlarına vize zorluğu çıkararak yasak listesi yayınladı. Fakat Trump’ın muhtemelen beklemediği gelişmeler de yaşanıyor. ABD Başkanının Müslümanları dışlayıcı tavrına karşı ‘insanlık, insaniyet’ harekete geçiyor ve Müslüman olmadıkları halde pek çok insan “Biz de Müslümanız. Müslümanlara ayrımcılık yapamazsınız. Beni de Müslümanların listesine yaz” demeye başladı.
ABD’nin kalbi olarak bilinen New York şehrinde binlerce Amerikalının, ABD Başkanı Donald Trump’ın Müslümanların ülkeye girişine sınırlama getireceğine ilişkin muhtemel kararına karşı “Hepimiz Müslümanız” sloganıyla gösteri düzenlemesi önemli bir gösterge değil mi?
ABD’nin en büyük Müslüman sivil toplum kuruluşu Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi’nin (CAIR) düzenlediği miting ve yürüyüşte bir araya gelen binlerce Amerikalı, Trump’ı göçmenlik ve Müslüman karşıtı politikaları nedeniyle protesto etmiş.
Gösteride “Trump’a hayır, KKK’ye (Ku Klux Klan-siyahi karşıtı faşist örgüt) hayır, Faşist ABD’ye hayır”, “Açıkça ve yüksek sesle söyle: Mülteciler buraya hoş geldiniz”, “Hepimiz Müslümanız, hepimiz göçmeniz”, “Dik dur ve karşı koy”, “Yasağa hayır, duvara hayır” sloganları atan göstericilerin taşıdığı pankartlarda ise “Müslüman kardeşlerimizle dayanışma içindeyiz”, “Göçmenlerle değil, cahillikle mücadele et” ve “Bu ülke göçmenler tarafından kuruldu” gibi ifadeler yer almış. (AA, 26 Ocak 2017)
Mitingde söz alan Demokrat Partili Kongre Üyesi Nydia Velazquez, “Ulusumuzu geriye götürecek, acı veren politikaları reddediyoruz. Müslüman kardeşlerimize bu gece, bugün ve gelecekte ‘Ben de Müslümanım’ demek için buradayım” ifadesini kullanmış.
New York Belediyesinin üst düzey yöneticileri ve sivil toplum kuruluşu yetkilileri de aynı mitingde birer konuşma yapmış. Mitingde konuşan New York şehri saymanı Scott Stringer ise “Bir Yahudi olarak, Müslüman toplumuyla birlikteyim. Çünkü bugün ve her gün New York şehrinde hepimiz bir halkız” ifadesini kullanmış.
Amerika’daki Müslümanlara sahip çıkma erdemi gösteren isimler arasında yer alan ABD’nin ilk kadın Dışişleri Bakanı Madeleine Albright da sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki mesajında, “Katolik olarak yetiştirildim, Episkopal oldum. Sonra ailemin Yahudi olduğunu öğrendim. Dayanışma için Müslüman olmaya hazırım” diye yazmış.
Bu dayanışma ve “Müslümanlara sahip çıkma” hakkında çok şey söylenebilir ama en anlamlı olan; kötüye ve kötülüğe karşı insanlığın ve insaniyetin harekete geçmiş olmasıdır. Zaten İslam dünyasının ve Türkiye’nin yapması gereken de budur: Dünyadaki bütün iyilerle el ele vermek ve kötülere karşı ortak hareket etmek lazım.
ABD’nin ilk kadın Dışişleri Bakanı, Yahudi asıllı olduğunu açıklayan Madeleine Albright’a Müslümanlara sahip çıktıran sır nedir? Trump ya da diğer ‘kötü’ler bilmeyerek de olsa iyilerin bir araya gelmesine sebep olmuş oluyorlar. Gerek Amerika’daki ve gerekte dünyanın başka ülkelerindeki iyiler “insaniyet” çatışı altında birlikler oluşturabilirse son kazanan iyiler olur. Ve inşallah Trump’ın temsil ettiği kötüler kaybedenler listesinin en başında olur ve olacak.
Türkiye, Avrupa Birliği ilişkilerine de bu zaviyeden, bu açıdan, bu pencereden bakmalı. İyilikler için iyilerle bir el ele vermek milletimizin de menfaatinedir. Duamız, iyilerin kazanması için olsun. Amin.