"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tesettürü savunmak

Faruk ÇAKIR
16 Mayıs 2016, Pazartesi
Türkiye’nin tarihi, bir yönüyle de ‘tesettür tartışmaları tarihi’dir.

Maalesef, cumhuriyetin ilân edildiği ilk yıllarda tesettür, ‘sınır dışına atılması gereken şey’ olarak görülmüştür. İcraatlar da bunu desteklemiş ve tesettürü tercih edenler engellenirken ‘açık-saçıklık’ teşvik edilmiştir.

Tek parti döneminin sona ermesinden sonra (1950) politikalar değişmiş ve engeller kısmen sona ermiştir. Ancak tesettürün tam hürriyetine kavuşması yıllar almıştır. Tesettür, sadece başörtüsü değildir. Aynı zamanda tesettür, sadece hanımları muhatap alan bir ‘emir’ de değildir. Tesettür emrinin muhatabı, hem erkekler hem de hanımlardır. Hanımlar kendilerini ‘kem göz’lerden muhafaza etmek için tesettürü tercih ederken, erkekler de tesettürsüz olanlardan gözlerini ve dolayısıyla kendilerini korumak durumundadır.

Tesettürün önündeki engeller kalkarken, başka bir ‘hastalık’ yayılmaya başladı. Tesettürün içi boşaltıldı, örtülü oldukları halde kendilerini ‘kem gözler’den sakınmayanlar ortaya çıktı. Elbette bu mesele enine boyuna konuşulmalı, tartışılmalı ve tesettürün gerçek mahiyeti herkese, hepimize anlatılmalı. Tesettür emrine uymamız için birbirimizi teşvik etmek durumundayız. Tesettüre uymayanları kınamakla bir yere varmak mümkün değil.

İstanbul’da düzenlenen bir ‘festival’de tesettürün ‘moda’ya feda ve kurban edildiği ortaya çıkmış. Haydarpaşa Tren Garı önünde toplanan grup, tesettürün içinin boşaltıldığı ‘moda festivali’ni protesto etmiş. Grup adına yapılan açıklamada şöyle denilmiş: “Kimilerine göre basit ticarî meta veya reklâm malzemesi olarak görülen tesettürün, esas noktasının iffet ve kimlik meselesi olduğunu belirtmekte fayda var. Bir duruş, hayat tarzı ve İslâmî kimlik anlamına gelen tesettür, çağın cahili hayat tarzına karşılık gelen kapitalizmin kendi bulduğu bir olgu olan modaya kurban edilmek istenmektedir. Günümüz tartışmalarında sihirli bir kelime olarak yer alan özgürlük ile süslenen ifsad edici tesettür pratikleri, moda haftası gibi etkinlikler vasıtasıyla toplum nazarında meşrû kılınmak istenmektedir.” (AA, 14 Mayıs 2016)

Tesettürün bozulması elbette sadece günümüzün meselesi değildir. Bugünkü tartışma, yıllardan beri devam eden ‘bozulma’nın bir neticesidir. Bir bakıma, ‘Perşembenin gelişi Çarşambadan’ belliydi. Geçmiş yıllarda bu hususta yapılan ikazlar, itirazlar ve hatırlatmalar dikkate alınmadı.

Ne yazık ki, yüz yüze olduğumuz bozulma sadece tesettür anlayışıyla da sınırlı değildir. Elbette ümitvarız, ama yaklaşan tehlikeyi de görmek durumundayız. Örnek olması niyetiyle kurulan bazı televizyon kanallarının, sonraki yıllarda ölçü tanımaz hale gelmesi ve maddî sebeplerle her türlü reklâma yer vermesi; tesettür anlayışının aşınmasına sebep olmadı mı?

“Müslüman Türkiye,” tesettürün modaya feda edilmesine engel olmak durumundadır. Bu da ancak ikna metoduyla mümkündür. 

Tehlikenin farkında olalım ve tesettürü bozmayı hedef alan her türlü adıma uygun lisan ile itiraz edelim. İnşallah tesettür anlayışı, ‘moda’yı mağlûp edecek...

Okunma Sayısı: 2567
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı