Havaların ısınması ve yaz mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte mânevi ‘hava’ların da değişme ihtimâli var.
“Bilirsiniz ki, yaz mevsiminde dünya gafleti ziyade hükmeder” diyen Bediüzzaman Hazretleri, bu tehlikeye dikkat çeker.
Bu gaflet hâli, müstehcenliğin artmasına da yol açabilir. Avrupa ve Amerika’da tesettürü ve başörtüsünü tanıtmayı hedef alan bir kampanyanın düzenlenmiş olması, bu yönüyle de dikkat çekici.
Haberlere bakılırsa, Paris’te bulunan Müslüman üniversite öğrencileri, okul arkadaşlarını bir günlüğüne başörtüsü takmaya davet eden bir etkinlik düzenlemiş. “Türban günü” adı verilen bu faaliyet, sosyal medyada destek görürken, bazı muarızlar da tepki göstermiş.
Facebook ve Twitter üzerinden Fransız öğrencilerin “Türban Günü” kapsamında, başörtülü hanımların günlük hayatına dikkat çekilmesini amaçlayan faaliyet, Fransa Başbakanı Manuel Valls’un üniversitelerde her tür başörtüsünün kaldırılması gerektiği yönündeki açıklamasına cevaben başlatılmış. (CNNTurk, 20 Nisan 2016)
Kampanyayı düzenleyenlerden biri olan Laetitia Demaya, bu günün “Farkındalığı artırmak, toplum tarafından sıkça tartışılan bu konuda, sesi çıkmayan kadınlara söz vermek amacıyla” düzenlendiğini hatırlatmış. “Türban Günü” girişimi Twitter’ın Fransa gündeminde #HijabDay (türban günü) hashtagi altında trend topic [bir bakıma, o an için en çok konuşulan konu] oldu.
Bu program ya da kampanya, Fransa’nın en eski ve en büyük siyaset akademisi kabul edilen Sciences Po Üniversitesi kampüs sınırları içinde gerekleştirilmiş.
‘Sanal alem’de yaptığımız kısa bir araştırmada, bu kampanyanın Fransa ile sınırlı olmadığını gördük. Amerika’da (Philadelphia) faaliyet gösteren Müslüman Öğrenci Derneği 18 Nisan ile 22 Nisan 2016’yı “İslam Farkındalık Haftası” olarak ilân etmiş ve bu hafta boyunca İslâmı tanıtan faaliyetler planlamış. Bu çerçevede 18 Nisan 2016 tarihi de ‘Hicâb günü/ Başörtüsünü tanıma günü’ olarak ilân edilmiş. Kampanya devam ederken yapılan çağrılarda, hanımlara “Siz de başörtüsünü takıp bir gün yaşayabilirsiniz. Bu duyguyu yaşamak için standlarımıza buyurun” anlamında duyurular yapılmış. Twitter ve Facebook hesaplarından paylaşılan fotoğraflara bakınca, bu çağrının çok değişik inanç gruplarına mensup hanımlar tarafından müsbet karşılandığı ve pek çok kişinin ilk defa başörtüsü takarak bir gün geçirdiği, fotoğraf çekip paylaştığı anlaşılıyor.
Müslüman gençlerin öncülük yaptığı bu faaliyetlerin İslâmın doğru tanınmasına vesile olması en büyük temennimiz. Bu faaliyetlerin Türkiye gündemini meşgul etmemesi, gerektiği gibi haber olmaması da ayrı bir konu. Amerika, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere değişik ülkelerde yapılan bu ve benzeri faaliyetlerin sadece Fransa ayağının haber olması Türkiye’deki gazetecilerin geçer not almayacağını gösterir. “Müslüman Türkiye”de İslami hizmetlerin duyulmaması ve duyurulmaması acaba ne ile izah edilebilir? Avrupa’daki bazı aktrislerin saç şeklinin dahi haber olduğu bir Müslüman ülkede, tesettürü ve dolayısı ile İslamı tanıtmayı hedef alan faaliyetlerin haber olmaması üzücü değil mi?
Nerede olursa olsun; iyilikleri duyalım, duyuralım ve teşvik edelim, vesselam.