"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Terörün faturası kime?

Faruk ÇAKIR
21 Ağustos 2015, Cuma
Terör kadar yaralayıcı başka bir durum da, bazı idarecilerin ‘hiçbir problem yok, her şey yolunda’ tavrı takınmasıdır.

Oysa ortada ciddî bir durum var. Neredeyse her gün çatışma, saldırı ve ölüm haberleri geliyor. Bu haberlerin ‘sıradan’ haber gibi görülmesi ve karşı karşıya olduğumuz büyük derdin görülmemesi çok acı.

Elbette, hayat devam edecek; ama bu problemler, dertleri görmemize engel olmamalı. Son bir ayda, neredeyse her gün bir şehit haberi duyuldu. İnsanları suçlamadan, bu meselenin çözümü için bir araya gelmek gerekmez miydi? TBMM resmî olarak tatildedir, ancak böyle kriz dönemlerinde tatillerin yarıda kesilmesi ve çözüm aranması gerekmez mi? “TBMM ne yapsın?” diyebilir miyiz? Terörün sona ermesi için ne yapılması gerekiyorsa, bu, milletin temsilcilerinin bir araya gelmesiyle, konuşmasıyla ve tartışmasıyla mümkündür. 

Hataların tekrarlandığını görmek üzüntü verici. Daha önce anarşinin hakim olduğu yıllar yaşandı ve millet olarak büyük faturalar ödedik. Maalesef, benzer bir fatura daha kesilmek üzere. Faturayı yine hep beraber ödüyoruz, ama farkında değiliz. Terörün hem maddî hem de manevî yıkımlara sebep olduğunu görmemek mümkün mü? 

Son bir ayda yaşanan hadiselerin sadece ekonomi üzerindeki tahribatının büyüklüğünü görebiliyor muyuz? Tabiî ki mesele sadece maddi terazilerle tartılamaz. Terörün asıl faturası, cemiyette meydana getirdiği korku ve bıkkınlıktır. Şehit haberlerinin ulaştığı evlerin ve o evlerde yaşayan çocukların halini göz önüne getirmek lâzım. Onların dünyasında meydana gelen tahribatı kaç yılda tamir edebiliriz?

Fatura bize, bir bütün olarak millete kesildiğine göre idarecilerimizi ikâz etmek de bizim vazifemiz. Terörün alevlendiği günlerde, cilâlı siyasî lâflar sarfetmek kime ne kazandırır? Şehit canezelerinde iddialı sözler safretmek de çare değil. “Kanları yerde kalmayacak, her kurşunun hesabı sorulacak, gereken yapılacak” demek yetmiyor ki! Bu sözler, kararlı ve doğru icraatlarla desteklenmediği sürece fatura ödemeye devam ederiz.

Terör derdinin büyüklüğünü kabul ettiğimizi göstermesi bakımından, terör belâsı bertaraf edilene kadar, hiç değilse bir süreliğine; açılışları, toplantıları, hamasi nutukları ertelesek daha iyi olmaz mı? Bir yanda terör can alırken, öte yanda törenler düzenlemek yanlış değil mi?

Türkiye, bütün imkânları bir araya getirerek kanlı teröre kalıcı bir çare bulmak durumundadır. Terörle mücadele eden ilk ülke Türkiye olmadığına göre, daha önce bu tecrübeyi yaşamış ülkelerden ibret ve ders almak lâzım. Başkaları bunu başarabildiyse, biz de başarırız ve başarmalıyız. Tek şartı, teröre doğru teşhis koymak ve uygun tedaviler uygulamaktır. Kangren haline gelmiş bu belâdan el birliği ile kurtulabiliriz. 

Terörden canı yananların acısını yüreğimizde hissedebilsek, daha yoğun çalışmalar yapma ihtiyacı duyacağız. Mesele, ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ anlayışını terk edebilmekte. Hep birlikte bu anlayışı terk edelim ve büyük derde, büyük acıya acil çare bulalım. Doğrudan ya da dolaylı olarak terörün sebep olduğu ağır faturalar ödüyoruz, farkına varalım.

Okunma Sayısı: 2005
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı