Terörle mücadelenin milletimize ve memleketimize neye mal olduğunun her hâlde tam olarak farkında değiliz.
Neredeyse yarım asra yaklaşan ‘bölücü terör’ün millet nezdinde hem maddî hem de mânevî yaralar açtığı, ortaya çıkan büyük faturadan anlaşılır.
“Bugün biter, yarın biter” dediğimiz terörün maalesef iniş çıkışlarla devam ettiği görülüyor. Bu meselenin tartışıldığı her zeminde mücadelenin sadece silâhla değil, sosyal ve siyasi adımlarla da desteklenmesi gerektiği söyleniyor.
Dünyanın en zor işlerinden biri de terörle mücadeledir. Bununla beraber başarılı olmak da imkânsız değildir. Bu belâ, bu musibet sadece Türkiye’nin derdi değil. Dünyanın başka ülkeleri de terörle mücadele etmekte ve başarılı olmaktadır. Uzun yıllar terör estiren bazı yapıların bir şekilde ikna edilerek silah bıraktıklarına da şâhit olundu. Bir ara benzer bir tablonun ülkemizde de yaşanacağına hep birlikte inanmış ve sevinmiştik. Maalesef böyle bir tablo başka bir bahara kaldı.
Şu çok rahatlıkla söylenebilir ki, terör devre dışı kalmış olsa ülkemiz çok rahat bir şekilde zengin ülkeler sınıfına girebilir. Bu noktada çok farklı rakamlar ifade edilmekle birlikte, çok fazla para harcandığı ortak bir tesbit olarak karşımızda duruyor. Meselâ, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Muş’ta yaptığı açıklamada “Bugüne kadar teröre harcanan para en az 500 milyar dolar. Daha çok olduğu da söyleniyor. Bu, yüzlerce Yavuz Sultan Selim, Orhangazi Köprüsü, Marmaray, Avrasya, binlerce Muş Havalimanı terminali, kilometrelerce yol yapmak demektir” demiş. (AA, 4 Ağustos 2017)
Bir milyar dolar paraya bile ihtiyaç duyan bir ülkenin, bunun 500 katı ve belki de 900 katı bir parayı teröre ayırması akıl işi değil. Tabii ki çare, terörü en kısa zamanda sona erdirmek ve böyle bu mücadele için ayrılan parayı ülkenin imarına, inşasına ve zenginliğine ayırmaktır. Bin defa düşünüp bin yolu deneyip bu meseleyi halletmek en âcil, en önemli, en zaruri işimiz olmalıdır.
Terörle mücadele gündeme geldiği her defasında kabahat başkasına atılır ve dış düşmanların terörü desteklediği söylenir. Terörün dış mihraklarca desteklendiği tesbiti doğrudur. Ancak hadiseye başka bir pencereden bakmak daha isabetli olmaz mı? Dış mihrakların ve düşmanların Türkiye’nin huzurunu ve zenginliğini istememesi onların ‘işi’dir. Bize düşen, bu mihraklara, bu tuzaklara rağmen terörle mücadeleyi başarabilmektir. Bunun için siyasi, sosyal ve dipolmatik her yolu denenmek durumundayız. Acaba bu mücadeleyi sürdürürken dünyadaki iyi insanlardan yardım almak mümkün olmaz mı?
Anarşi ve terör sadece Türkiye’nin derdi ve meselesi değildir. Terör bütün insanlığın düşmanı olduğuna göre insanlığı ve insaniyeti terörün karşına çıkarmak lazım. Terörü destekleyen ülkeleri ikna etmek çok zor mudur?
Hepimiz biliyoruz ki dış destekler kesilse ya da azalsa terör bu kadar can yakıcı olamaz. Terör gibi insanlık düşmanı bir probleme karşı mücadele ederken hür dünyayı ve insanlığı yanımıza almamız zor olmasa gerek.
Türkiye’nin bir gün dahi kaybetmeden dostlarını çoğaltarak bu mücadelede insanlığı yanına alması şarttır. Çöpe atacak bir kuruşumuz bile yoktur ve milletin imkânları terör ateşine değil, refahın yaygınlaşmasına harcanmalıdır. İnşâallah terörün sona erdiği ve milyarların bu yolda heba edilmediği günlere tez zamanda kavuşuruz.