Cumartesi akşamı İstanbul bir defa daha terör saldırısına maruz kaldı.
Beşiktaş Statındaki futbol maçından sonra görevli polisleri hedef alan çirkin saldırıda 38 kişi şehit olurken 150 civarında insan yaralandı. Son olmasını arzu ettiğimiz bu çirkin saldırının faillerinin ve destekçilerinin yakalanıp mümkün olan en caydırıcı ceza ile cezalandırılmasını diliyoruz. Bu vesile ile şehitlere Allah'dan (cc) rahmet ve ailelerine de sabır temenni ediyoruz.
Dünyanın en zor mücadelesi sinsi teröre karşı yapılan mücadeledir. Bu mücadele sınır hatları belli olan devletler arası savaştan bile zordur. Bu bakımdan meseleyi ciddiye almak, terörü sona erdirecek çareler aramak herkesin vazifesidir.
Yetkililerin yaptığı resmî açıklamaya göre 38 şehit ve 155 yaralı var. Beşiktaş'daki bu saldırı Üsküdar ve Ümraniye dahil başka semtlerden de duyulmuş. Bu saldırı, 2016 yılı içerisinde İstanbul'da gerçekleşen 7'inci saldırı olmuş. Teröristlerin her fırsatı kollayarak güvenlik kuvvetlerine tuzak kurmaya çalıştığı belli.
Saldırı sonrası yapılan açıklamalarda teröre fırsat verilmeyeceği ifade edildi. Elbette teröre karşı söz de sarfedilecek, ama en iyisi bunu icraatla ortaya koymaktır. İcraatla desteklenmeyen beyanlar unutulmaya yüz tutar.
Değişik şekil ve isimlerle yapılan saldırıların ortak noktası milleti canından bezdirmekten başka bir şey değil. Teröre karşı yürütülen mücadelenin uzun dönemli olarak planlanmasında sayısız fayda var. İdarecilerin de ifadesiyle terör örgütleri mutlaka belli çevrelerden, başka örgütlerden yardım alır. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, CNNTürk'e yaptığı açıklamada (Hakan Çelik'in sunduğu Hafta Sonu programı, 11 Aralık 2016) bunu dile getirdi. Sadece bir örgüte karşı değil, istihbarat teşkilâtlarının dahi destekleyebileceği 'örgüt'lere karşı mücedele yapılıyorsa durumun ciddiyeti ortaya çıkar.
Terör meselesi Türkiye'nin neredeyse yarım asrını, bir asrını esir almış durumdadır. Dolayısıyla teröre karşı sarf edilen sözlerin mutlak surette kararlı icraatlarla desteklenmesi gerekir. Bu mücadelenin uzun dönemli olması ve terör bataklığının kurutulması gerektiğini hatırlattıkça itiraz sesleri yükselebiliyor. İtiraz edenlere göre her şey yapıldığı halde terör yine bitmiyor. Hayır, terör bitmiyorsa bir yerde yanlış yapılıyor olabilir. Teröristlerden daha önce, onları besleyen ve büyüten sebeplerle mücadele etmek lâzım ki terör bitsin. Mücadelenin zorluğu ve uzun zaman alması da bu sebepledir.
Aynı zamanda dünyadaki dost ülkelerin sayısını da mümkün olduğu kadar çoğaltmakta fayda var. Samimî dost ülkelerin sayısı arttıkça teröre destek verenlerin sayısı da azalacaktır.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in, Pakistan'ın Lahor şehrinde yaptığı konuşmada, "Biz Müslümanların bir ve beraber olmaktan, problemlerimizi elbirliği ile çözmekten başka alternatifimiz yoktur. Ortak yanlarımız, farklılıklarımızdan kat kat fazladır. (...) Gelin hep birlikte (...) bütün ahlâkî erdemleri hayatımıza hakim kılalım. Gündemi barış ve sevgi olan kalp sahiplerinden olmaya çabalayalım" demesi önemli.
Türkiye'nin milletiyle, devletiyle, uzak ve yakın komşularıyla barışmaktan başka çıkar yolu yok. Barış asıldır, millet olarak barışa, huzura, hakka, hukuka, adalete sahip çıkalım.