Yarım asra yaklaşan bir terör mücadelesi devam ediyor, ama tam olarak netice alınabilmiş değil. Bazen artan bazen azalan bir yoğunlukla çatışma, operasyon ve şehit haberleri geliyor. Türkiye, çok zor olan bu mücadeleyi mutlaka kazanmak durumunda. Adları ne olursa olsun bütün terör örgütlerini bitirmeli, etkisiz hale getirmelidir.
Terörle mücadelede önemli hususlardan biri de bu haberlerin nasıl duyurulacağı konusudur. Medya bu hususta çoğu zaman ifrattan tefrite savruluyor. Teröristlerin, canilerin propaganda aracı olmadan cinayetlerin duyurulması da gerekiyor.
Başka pek çok konuda olduğu gibi, bu hususta da yüreklerin toplu vurması icap eder. Teröre destek veren kimselerin olması düşünülemez. Buna rağmen mücadele yolu ve metodu bakımından farklı değerlendirmeler olabilir. Terörle ve teröristle etkili ve kalıcı mücadelenin zor, ama imkânsız olmadığını en başta kabul etmek gerek. Kolay, ama geçici tedbirlerle değil zor, ama kalıcı çarelere müracaat edilmeli.
Kalıcı çare nedir? Bir yıl sonrayı değil, belki 10 belki 20 yıl sonrayı düşünüp ona göre adım atmak icap eder. Terörist yetiştiren sistemi devre dışı bırakarak ilk adım atılabilir. Dağa çıkan, terör örgütü saflarına katılanların bu yola niçin girdikleri iyice araştırılmalı değil midir? Terör örgütlerine yeni kişiler katılmazsa, bu yol siyasî ve sosyal projelerle kapatılırsa, örgütlerin sonu gelmez mi? Zor ve meşakkatli olan bu yol yerine geçici tedbirlere müracaat etmekle törör örgütlerinin kökü kurutulabilir mi?
Bu mücadelede dikkate alınması gereken noktalardan biri de dünyanın bu ve benzeri terör örgütleriyle nasıl mücadele ettiğidir. Terörü büyük ölçüde bertaraf etmiş ve örgütleri devre dışı bırakmış olan ülkelerin uygulamaları Türkiye’ye de örnek olmalı. Terörle mücadelenin kişilerin değil, bir milletin mücadelesi olduğu da hatırdan çıkarılmamalı. Kişilere göre değişen mücadele metodları son tahlilde terör örgütlerinin işini kolaylaştırır ki, ülkemizin böyle bir hataya düşme lüksü yoktur.
Türkiye’nin yarım asra yaklaşan terörle mücadele metodlarına bakılınca ciddî hatalar ve ihmaller yapıldığı anlaşılır. Terör uzmanları, sosyologlar ve siyasetçiler zaman zaman bu hataları sıralıyorlar. O halde geçmişte yapılan hataların hiç değilse bundan sonra tekrarlanmamasını temenni ediyoruz.
Hatalar tekrarlanırsa ne olur? Kişiler değil, bir bütün olarak milletimiz mağdur olmuş olur. Bu noktada yüreklerin toplu vurması, tavizsiz mücadelenin devam ettirilmesi ve hataların tekrarlanmaması gerekir. Türkiye bu mücadeleyi başarı ile neticeye ulaştırmak durumundadır. Aksini düşünmek mümkün değil. Darbelere karşı ortak mücadele kararlılığı sergilendiği gibi, en az onun kadar teröre karşı da ortak mücadele kararlılığı gösterilmeli. Terör kişileri değil, herkesi ve hepimizi hedef alıyor, mağdur ediyor. 2016’nın Türkiyesi bu mücadeleyi en kısa sürede terör örgütlerinin mağlûbiyetiyle sona erdirmeli.
Temennimiz ve duâmız bu yönde: ‘Ya Rabbi! İfsat şebekeleri’nin oyuncağı olan terör örgütlerine imkân verme. Milletimizi ve memleketimi her türlü terör belâsından uzak tut.’ Amin.