Deprem ve benzeri felâketler söz konusu olduğunda işe duâyla başlamak en iyisidir. Bu sebeple biz de duâyla başlayalım: Ey Rabbimiz! Ülkemizi, İslâm âlemini ve bütün insanlığı her türlü belâ, musîbet ve felâketlerden koru, muhâfaza eyle. Âmîn.
İstanbul’un bitmeyen korkularından biri de depremlerdir. 19 Ağustos 1999’daki büyük “Marmara Depremi”nde İstanbul da büyük zarar görmüştü. 1999 Gölcük Depremi, İzmit Depremi, Marmara Depremi ya da 17 Ağustos 1999 depremi diye kayıtlara geçen deprem, 17 Ağustos 1999 sabahı, mahalli saatle 03:02’de gerçekleşmiş Kocaeli/Gölcük merkezli bir depremdi. Richter ölçeğine göre 7,5 Mw büyüklüğünde gerçekleşen depremde resmî rakamlara göre 20 bine yakın insan ölmüş, 285 bin ev ve 42 bin iş yeri hasar görmüştü.
Deprem uzmanları İstanbul için tehlikenin geçmediğini, muhtemel büyük bir İstanbul depreminin mümkün ve muhtemel olduğunu söylüyorlar. Tabiî ki depremin ne zaman olacağını bilmek mümkün değil. Yapılması gereken iş, muhtemel deprem ve benzeri felâketlere karşı mümkün olan tedbirleri almak. Peki bu tedbirler alınıyor mu?
İstanbul’da düzenlenen bir bilgilendirme toplantısında bu mesele gündeme gelmiş. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, İstanbul’da şiddeti 7’nin üzerinde bir depreme hazırlıklı olunması gerektiğini söylemiş. Prof. Dr. Haluk Özener, Türk-Japon ortak projesi olan MarDİM “Marmara Bölgesi Deprem ve Tsunami Zararlarının Azaltılması ve Afet Eğitimi” ile ilgili bilgilendirme toplantısında bu tesbitini yapmış. Bilgilendirme toplantısına, projeyi yürüten Japon bilim adamları Yoshiyuki Kaneda ve Kunihiko Kumamoto ile Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu da katılmış.
Projenin 4 yıldır sürdüğünü belirten Özener, muhtemel İstanbul depremiyle ilgili, “Bizim özellikle karar vericilere ve vatandaşlara söyleyeceğimiz en önemli mesaj; İstanbul’da bizi etkileyecek bir depremin olacağı çok açık. (Şiddeti) 7’nin üzerinde bir deprem olacağı kesin. Bazı bilim insanlarına göre 7.2 olacak, 7.5 senaryoları da var. Bilemediğimiz tek şey bunun zamanı. Zamanını bilemediğimiz için yapmamız gereken şey onunla yaşamayı öğrenmek, ona karşı tedbirler almak” demiş. (Sabah, 8 Mart 2017)
Bu mesele çok su götürür, ama kısaca ifade etmek gerekirse 1999’daki “Gölcük/Marmara Depremi”nden sonra sarf edilen sözler unutuldu ve unutturuldu. Depremi, yeri ve zamanını bilmek mümkün olmasa da, kısmen tedbir almak mümkün. Bu hususta verilen sözlerin yerine getirildiğini söyleyebilecek bir yetkili var mıdır? Hani, tedbir ve çare olarak İstanbul bir baştan bir başa yıkılacak ve binalar yenilenecekti? Değil tamamını, çeyreğini bile yıkan olmadı. Sadece bazı binalar ‘kentsel dönüşüm projesi’ çerçevesinde yıkılıp yerlerine yenileri yapıldı. Başta İstanbul olmak üzere deprem kuşağında bulunan binaların çoğu hâlâ depreme dayanıklı değil.
Lütfen verilen sözleri unutmayalım ve unutturmayalım. Tedbir almak için de depremlerin şehirleri yıkmasını beklemeyelim. Tedbirleri deprem ve benzeri felâketlerden önce alalım. Bunu yapmak çok mu zor?